YAPMAYA ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

• zu tun
• zu machen
• hat
• zu bauen
• durchzuführen
• antun
• zu unternehmen
• herzustellen
• zu tätigen
• zu leisten
• zu treiben

Yapmaya Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Keith ne yapmaya çalışıyor?
Was hat Keith vor?

Fed, Daha Fazlasını Yapmaya Hazır.
FCK war bereit, mehr zu leisten.

Pilates yapmaya çalışın.
Versuche Pilates zu machen.

Akşam çalışırım bir şey yapmaya.
Abends meide ich es, etwas zu unternehmen.

Matthewun yapmaya çalıştığı.
Matthew hat versucht.

Ardından sivil uçuşları yapmaya başladı.
Dann begann er zivile Flüge durchzuführen.

Yumeko ne yapmaya çalışıyor?
Was hat Yumeko nur vor?

Yapmaya başladım.'' Senin için bir yelek.
Ich begann, eine Weste für dich zu machen.

Baban ne yapmaya çalışıyor?
Was hat dein Herrchen vor?

Yapmaya karar verdi üçlemenin devamı.
Beschlossen hat, eine Fortsetzung der Trilogie zu produzieren.

Bir şey yapmaya hazırım.
Ich bin bereit, etwas zu tun.

Yapmaya çalışıyor olabilir. Seni son kurbanı.
Er könnte versuchen, Sie zu seinem letzten Opfer zu machen.

Ka Suoya ne yapmaya çalışıyorsun?
Was willst du Ka Suo antun?

Buraya sizinle yenilikçi, son teknoloji ameliyatlar yapmaya geldim.
Ich kam hierher mit Ihnen topaktuelle, innovative Operationen durchzuführen.

Sanat yapmaya çalışıyorum.
Ich versuche, Kunst zu machen.

Gredenko aramayı yapmaya hazır.
Gredenko ist bereit, den Anruf zu tätigen.

Sen ne yapmaya çalışıyorsun böyle?
Was willst du mir antun?

Yeniden kanatlar yapmaya başladım.
Ich fing an Flügel zu bauen.

Bunu yapmaya hakkın yok. Kimsede mi?
Sie haben kein Recht, das zu tun.

İlk yardım yapmaya çalıştım.
Und versuchte, Erste Hilfe zu leisten.

Ne yapmaya çalıştığımı anladınız.
Du verstehst, was ich versuche zu tun.

Sadece işimizi yapmaya çalışıyoruz.
Wir versuchen nur unseren Job zu tun.

Bunu yapmaya devam edemezsiniz.
Sie können uns das nicht weiterhin antun.

Bizi yeni bir okul yapmaya ikna etti.
Er überredete uns, eine neue Schule zu bauen.

Hata yapmaya hakkım var Nate!
Ich habe ein Recht darauf, Fehler zu machen, Nate!

Shinwell, önemli bir şey yapmaya çalışıyordu.
Shinwell versuchte etwas Wichtiges zu tun.

Bana bunu yapmaya devam edemezsin.
Du kannst mir das nicht länger antun.

Bu da sizi daha fazla alışveriş yapmaya teşvik etmektedir.
So motiviert sie, mehr Einkäufe zu tätigen.

Antikor yapmaya çalışıyordu.
Sie versuchte, die Antikörper herzustellen.

Tek bildiğimiz, onu yeni bir silah yapmaya zorladıkları.
Nur, dass man ihn zwingt, eine neue Waffe zu bauen.