What is the translation of " DON'T LET HIM GO " in Turkish?

• gitmesine izin verme
• sakın bırakma
• çıkmasına izin verme
• gitmesine izin vermeyin
• bırakmayın sakın
• birakmasinlar bilmiyorum

Examples of using Don't let him go in English and their translations into Turkish

Don't let him go.
Sakın bırakma.

Oh, please, don't let him go.
Gitmesine izin verme lütfen.

Don't let him go! Pull!
Bırakmayın sakın!- Çekin!

Cables! Don't let him go!
Kablolar! Gitmesine izin vermeyin!

Don't let him go! Pull!
Çekin.- Bırakmayın sakın!

Dharamdas! Don't let him go.
Dharamdas! Gitmesine izin verme.

Don't let him go, Winston!
Sakın bırakma, Winston!

Call downstairs. Don't let him go.
Asagiyi ara birakmasinlar.- bilmiyorum.

No, don't let him go.
Hayır, gitmesine izin verme.

She's hit in the arm! Don't let him go.
Gitmesine izin verme! Kolundan vuruldu.

Pull.- Don't let him go.
Çekin.- Bırakmayın sakın!

She's hit in the arm! Don't let him go.
Kolundan vuruldu. Gitmesine izin verme!

Don't let him go tomorrow.
Yarın gitmesine izin vermeyin.

She's hit in the arm! Oh, don't let him go.
Kolundan vuruldu. Gitmesine izin verme!

Don't let him go to his left.
Soluna gitmesine izin verme.

She's hit in the arm! Oh, don't let him go.
Gitmesine izin verme! Kolundan vuruldu.

Don't let him go! Cables!
Gitmesine izin vermeyin! Kablolar!

Fellas! Don't let him go, daddy.
Arkadaşlar! Sakın bırakma, baba.

Don't let him go! Cables!
Kablolar! Gitmesine izin vermeyin!

Yeah. Tino, don't let him go anywhere.
Tino, bir yere gitmesine izin verme. Evet.

Don't let him go! Nice work, Snowy!
Sakın bırakma. Aferin Snowy!

And don't let him go up on the roof.
Ve çatıya çıkmasına izin verme.

Don't let him go! Nice work, Snowy!
Aferin Snowy! Sakın bırakma.

Next time don't let him go, it will make things easier.
Gelecek sefer gitmesine izin verme, daha kolay olur.

Don't let him go! Nice work, Snowy!
Sakın bırakma! Harikasın Milu!

Don't let him go! Nice work, Snowy!
Harikasın Milu! Sakın bırakma!

Don't let him go near the water.
Suyun yakınına gitmesine izin vermeyin.

Don't let him go. Call downstairs.
Asagiyi ara birakmasinlar.- bilmiyorum.

Don't let him go in the road, Louis!
Yola çıkmasına izin verme Louis dikkat et!

Don't Let Him Go- I'm Telling You- You will Regret This.
Gitmesine izin vermeyin, size söylüyorum-- buna pişman olacaksınız.