What is the translation of " HARD TO FIND " in Turkish?

• bulmak zor
• bulmak kolay
• bulunması zor
• bulmak güç
• zor bulunuyor
• bulması zor
• bulmak zordur
• bulmanın zor
• bulunmasının zor
• bulmak için çok çabalıyor

Examples of using Hard to find in English and their translations into Turkish

Very hard to find.
Çok zor bulunuyor.

Well, then, he won't be hard to find.
O zaman bulunması zor olmamalı.

It's hard to find a donor.
Bir donör bulmak kolay olmuyor.

He won't be hard to find.
Bulunması zor değil.

Hard to find the right words.
Doğru kelimeleri bulmak güç.

He was hard to find.
Adamı bulmak kolay olmadı.

Hard to find a missing person without a picture.
Fotoğrafsız kayıp birini bulmak güç.

You have been hard to find.
Seni bulmak güç oldu.

It's hard to find the right person.
Doğru kişiyi bulmak kolay değil.

She won't be hard to find.
Bulunması zor biri değil.

Coffee's hard to find, even in the city. It was a gift.
Hediyeydi. Kahveyi şehirde bile bulmak zor.

You're not hard to find.
Bulunması zor biri değilsin.

They cut off D-Block's supply and, right now, that shit's hard to find.
D Bloka tedariki kestiler, artık mal zor bulunuyor.

I'm not hard to find.
Bulunması zor biri değilim.

Because if I have to go back to Halawa, I'm not gonna be that hard to find.
Çünkü Halawaya dönersem bulunması zor biri değilim.

It wouldn't be hard to find you.
Seni bulmak güç olmazdı.

Guess it was hard to find a nice girl in prison.- No.
Değil. Sanırım cezaevinde iyi bir kız bulmak zor.

At least you're not hard to find.
En azından bulunması zor biri değilsin.

Good help is hard to find, no?- They work for me?
Bana çalışıyorlar. İyi bir yardımcı bulmak zor, değil mi?

They work for me. Good help is hard to find, no?
Bana çalışıyorlar. İyi bir yardımcı bulmak zor, değil mi?

Good help is hard to find, no?- They work for me.
İyi bir yardımcı bulmak zor, değil mi?- Bana çalışıyorlar.

Good guys are hard to find.
Güçlü erkek bulmak kolay değil.

It will be hard to find another employee like you, Baeky.
Senin gibi bir çalışan bulmak zor olacak Bayan Baek.

He's been a little bit hard to find, ma'am.
Bulması zor bir adamdı efendim.

Right now, that shit's hard to find. They cut off D-Block's supply.
D Bloka tedariki kestiler, artık mal zor bulunuyor.

At my age. It's hard to find a woman.
Benim yaşlarımda bir kadın bulmak zor oluyor.

Even if this place is hard to find, we may have some visitors.
Burasını bulmak zor olsa da, birkaç ziyaretçimiz olabilir.

This planet was hard to find, and I will not abandon it!
Bu gezegeni bulmak kolay olmadı ve burayı terk etmeye niyetim yok!

She is working very hard to find us a new place to live.
Yaşayabileceğimiz yeni bir yer bulmak için çok çabalıyor.

Me, too. She is working very hard to find us a new place to live.
Yaşayabileceğimiz yeni bir yer bulmak için çok çabalıyor. Ben de.