Примери за използване на Freni на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Freni bu.
Bu şeyin freni nerede?
Freni alın.
Jet motor freni burada ve.
Freni bırak.
Uçağınızın freni yok mu?
Ve freni yok!
Ayrıca kaymasını önlemek için buraya küçük bir burun freni koydum.
Freni çekeceğim.
Bu adam freni bırakmayacak!
Freni tutmam gerekiyor.
Bu şeyin freni var, değil mi?
Freni yoktur ve ani dönüş yapamazsın.
Gemilerin freni vardır, değil mi?
Freni değiştirmeni sana kim söyledi?
Yardımcı freni çalıştıralım.
Sen freni bacaklarımla mı bastığımı, düşünüyorsun?
Çünkü acil durum freni treni zamanında durduramazdı.
Kalp freni nedeniyle henüz evlenmedim, gerçek bir kredi arıyordum.
Acil durumlarda motor freni nasıl kullanılır?
El freni falan yok mu?
Merak etme… freni düzeltecekler.
Seri freni kuracağım.
Sakın unutma. El freni, ayna ve sonra dönüş.
Bekarken freni olmayan bir araba gibi insan.
Arabanızın freni patlarsa ne yaparsınız?
Yine o freni mi kullandın?
Trendeysen, acil durum freni, sis bombası ya da doğaçlama yaparak.
Görünüşe göre havalı freni sabote etmişler…-… ve trenin bilgisayarını sökmüşler.
Eğer Johnnie arabaya uçup freni yakalamamış olsa… Eşek cennetini boylamıştım.