Bir giyotin Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Bu bir giyotin mi?
Ama kasaba meydanında bir giyotin inşa ettin.
Sesin bir giyotininkinden bile daha keskin.
Ama kasaba meydanında bir giyotin inşa ettin.
Bize bir giyotin göndermeyi kabul etmiş.
Ye gittim. Orada içinde gerçek bir giyotin olan bir müze vardı.
Der. Bir giyotin yaparlar… ve kafasını keserler.
Başlarını kesmek de işe yarayabilir bu yüzden her ihtimale karşı bir giyotin siparişi verdik.
El yapımı bir giyotinle cinayet işlemek mi?
Bir giyotin formunda( bir deliği olan bir alet ve bıçağı kaldıran bir kol);
Bence bir giyotin kullanmak iyi bir fikirdir o an.
Ama bu adam,sadece bir kâtil değil karaktersiz bir haindi de öyle ki, başka bir erkeğe kaptırmaktansa, Maria Gambrellinin giyotine gittiğini görmeyi yeğlerdi.
Basit bir mekanizma vasıtasıyla, giyotin.
Soygun ve cinayet arasındaki fark. Bir hapishane suçu ve giyotin arasındaki fark.
Soygun ve cinayet arasındaki fark. Bir hapishane suçu ve giyotin arasındaki fark.
Hillman ayrıca, sözde ağrısız giyotin muhtemelen bir şey olduğunu belirtmek için devam ediyor.
Giyotin gibi bir inanç; o kadar ağır, o kadar hafif.
Giyotin Philips- gerçek bir erkek için bir hediye.
Giyotin Philips- gerçek bir erkek için bir hediye.
Ama bir de Fransanın bize giyotin ve cellat gönderdiğini… ve ortada kafası uçurulacak birisinin olmadığını düşünün!
Elbette giyotin zamanla sönebilir, ama başka bir şey ortaya çıkacak.
Giyotin burada, bir celladımız var ve o zavallı genç adamın kafasını uçuracaklar!
Giyotin, hızlı ve nispeten insancıl bir ölüm arzusu nedeniyle ortaya çıktı.
Nişanlısı iyi bir adam, şimdilerde hapishanede gardiyanlık yapıyor, ancak giyotin bölümüne terfi ettirildi, bu zor bir görevdir.
Ve bu aslında bulundu,bu şuradaki giyotin ve aslında insanları daha insacıl bir metodla öldürmek için bulundu.
Bunu bir Fransız giyotini yaparsa en iyi sonucu verir.
Hayır. Aynı giyotine giden bir kadın gibi görünüyorsun.