Bir havuç Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Başka bir havuç.
Bir havuç daha.
Bu da bir havuç.
Bir havuç yedim ya.
Kesinlikle bir havuç.
Combinations with other parts of speech
Isimlerle kullanım
Bir havuç alayım o zaman.
Al, küçük bir havuç. Tamam mı?
Bir havuç getirmişsiniz.
Her ata bir havuç lazımdır.
Bir havuç ye, konuşuyorum şurada.
Küçük, çok soğuk bir havuç parçası.
O bir havuç seni aptal!
İşte sana bir soğan ve bir havuç.
Sonra bana bir havuç verirseniz olur. Olur.
Burun hemen hemen her zaman bir havuç ile yapılır.
Bir havuç? Evet, bir havuç lütfen.
Evet. Sonra bana bir havuç verirseniz olur.
Bir havuç takılmış koca bir çamur yığınına benziyor.
Bazen atın önüne bir havuç bile asarlardı.
Babam bir havuç uzattı ve ben de ağılda onu takip ettim.
Ve Mesih bir ortaya bir havuç getirdi. Ve dedi ki.
Bir havuç da aldım. Yeme düzenimiz dengeli olsun falan diye.
Ne bir kabak, ne bir domates, ne bir havuç.
Çölde bir havuç Bahçede bir deve.
Akşam insanlar geleneksel olarak Hutspot adında bir havuç ve soğan yahni yemek.
Her köpek bir havuç ya da elmayı kemirmeyecek.
Hayır, marketten aldım. Bazen bir havuç için çok uğraşmamak güzel oluyor.
Burun bir havuç olduğunu ve sık sık farklı aksesuarlar eklenir.
Yine de senin için bir havuç var- düşündüğünden çok daha fazlasısın.
Ağzına bir havuç alıp koyun onu öpene kadar tutacak.