KABUĞUNDA ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

• in der Schale
• der Rinde

Kabuğunda Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Bak! Kabuğunda!
Seht die Schale!

Kabuğunda yaşıyor, ben değil. Aslında babam kendi.
Mein Vater lebt in einem Schneckenhaus.

İlk yemeğimiz deniz kabuğunda istiridye.
Ihr erster Gang sind Austern in der Schale.

Aslında, portakalın kabuğunda doğal olarak bulunur, bu yüzden acı portakal olarak bilinir.
Tatsächlich ist es natürlich in der Rinde der Orange zu finden, weshalb es als Bitterorange bekannt ist.

Patates kabuğu, tavuğun derisi. Her şey kabuğunda.
Kartoffelschale, Hähnchenhaut, alles in der Schale.

Daha önce deniz kabuğunda çıplak bir kız görmedin mi?
Nie eine Nackige auf einer muschel gesehen?

Bu sarkık katman da abalone kabuğunda bulunur.
Diese schillernde Schicht findet sich auch in der Schale von Abalone.

Bundan ısıtıcının kabuğunda bir delik oluşturulur ve spiral tahrip olur.
Daraus wird in der Hülle der Heizung ein Loch gebildet und die Spirale zerstört.

Onlar da devasa ve asil bir kaplumbağanın kabuğunda duruyordu.
Die auf dem Panzer einer großen und erhabenen Schildkröte stehen.

Özür dilerim, yengeçleri kabuğunda servis ettiğimizi söylemeyi unutmuşum.
Was ich vorher vergessen habe: Die Krabbe wird in der Schale serviert.

Potasyum: Patatesteki baskın mineral, kabuğunda yoğunlaşır.
Kalium: Das vorherrschende Mineral in Kartoffeln, konzentriert in der Schale.

Gezegenin kabuğunda bulunan manyetik oluşum yoğunluğu, sensörlerimizi etkiliyor olmalı.
Die Magnesitformationen in der Kruste des Planeten blockieren die Sensoren.

Solanin seviyeleri bir patatesin kabuğunda en yüksek seviyededir.
Solaninspiegel sind in der Haut einer Kartoffel am höchsten.

Meyvenin kabuğunda kalan meyve suyu, yaş lekelerinde ve mutfakta yemek pişirmede yardımcı olabilir.
Der in der Schale der Frucht verbleibende Saft kann bei der Aufhellung von Altersflecken und beim Kochen in der Küche hilfreich sein.

Altıncı katmandaki sağanaktan korunurkense… kabuğunda büyüyen bir sürüngenle karşılaştım.
Im Regen der sechsten Tiefenschicht traf ich auf Echsen, die in Eiern heranwachsen.

Aynı anda, Lily ve Vivian Charles, kabuğunda gravyer ile pişmiş sıkıştırılmış mutluluğun tadını çıkarıyorlardı.
Im selben Moment, genossen Lily und Vivian Charles, einen Keil Glückseeligkeit, mit Greyzer Käse in der Kruste.

Buyrun efendim,» dedi Nanon yumurtaları getirerek,« size kabuğunda piliçler veriyoruz.».
Hier, mein lieber junger Monsieur«, sagte jetzt Nanon, die Eier herbeibringend,»wir bringen Ihnen die Hühner in der Schale.«.

Aktif bileşenleri arasında, ağacın kabuğunda bulunan honokiol ve magnolol bulunur[ R].
Seine aktiven Bestandteile umfassen Honokiol und Magnolol, die in der Rinde des Baumes gefunden werden[Beleg].

Bu sert kabuğun altında hâlâ bir çocuksun.
Unter deiner harten Schale bist du immer noch ein kleiner Junge.

Belki üçüncü p kabuk böyle bir şey olmazdı.
Vielleicht wäre die dritte p Shell etwas so aussehen.

Ayrıca kabuk, bir elektron.
Schale, und haben Sie auch ein Elektron.

Kabuk gerçekten iyi geliyor mu?
Ist die Schale wirklich gut für dich?

Kabuk yemediniz mi hiç?
Sie essen die Schale nicht?

Kabuk en iyi kısmı, sevgilim.
Die Schale ist der beste Teil daran, Darling.

Bu Kabuklu Abby yahu. Kabuklu Abby.
Scabby Abby. Es ist die hässliche Abby.

Aynı tuhaf kırmızı kabuk. Evet, evet.
Oh ja. Dieselbe seltsame rote Rinde.

Bu kabuk sert.
Die Rinde ist ganz rau.

Woodland Hillsten transfer, puka kabukları toplamaktan ve… sahilde yürümekten hoşlanır.
Geht gern am Strand spazieren und mag Wassersport. Sie kommt aus Woodland Hills, sammelt Muscheln.

Çünkü o kabuğun… o yakışıklı kabuğunun altı… bomboş!
Dieser wunderhübschen Schale, nichts hast. Na, weil du unter dieser Schale,!.

Kabukların tek amacı sergilenmek değil.
Die Muscheln sind nicht nur Dekoration.