ONU ZEHIRLEMEYE ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

• sie vergiften
• vergiftete sie

Onu zehirlemeye Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Edge onu zehirlemeye çalıştı.
Edge hat sie vergiftet.

Madem öyle Başkan neden onu zehirlemeye çalıştı?
Ja, aber hat der Rektor nicht versucht… ihn zu vergiften?

Biri onu zehirlemeye kalktı.
Jemand wollte ihn vergiften.

Dün akşamdan önce, biri onu zehirlemeye çalışmış.
Jemand hat schon vor letzter Nacht versucht ihn zu vergiften.

Biri onu zehirlemeye çalıştı.
Jemand wollte sie vergiften.

Zamanla daha da karardı ve onu zehirlemeye başladı.
Mit der Zeit wurde sie dunkler und vergiftete sie.

Biri onu zehirlemeye çalışmış.
Jemand wollte sie vergiften.

Zamanla karardı ve onu zehirlemeye başladı.
Mit der Zeit wurde sie dunkler und vergiftete sie.

O, onu zehirlemeye çalışıyor.
Sie versucht, ihn zu vergiften.

Kediciğiniz mi? Biri onu zehirlemeye çalışıyor.
Irgendjemand will sie vergiften.

Onu zehirlemeye çalışan uşağına.
Seine Dienerin, die ihn vergiften wollte.

Bir keresinde de onu zehirlemeye çalıştılar.
Und einmal, als man versucht hat, ihn zu vergiften.

Birisi onu zehirlemeye çalışmış.
Jemand wollte sie vergiften.

Sonra da dostuna tecavüz etti. Biri onu zehirlemeye ve sokak ortasında ona saldırmaya kalkıştı.
Jemand hat sie vergiftet, auf der Straße überfallen und ihre Freundin vergewaltigt.

Birisi onu zehirlemeye çalismis.
Jemand wollte sie vergiften.

Birisi onu zehirlemeye çalışmış.
Jemand hat versucht, sie zu vergiften.

Birileri onu zehirlemeye çalıştı.
Jemand hat versucht, ihn zu vergiften.

Biri neden onu zehirlemek istesin?
Warum sollte jemand sie vergiften.

Onu zehirlememi istiyorsun?
Ich soll sie vergiften?

Kardeşim onları zehirledi.
Mein Bruder vergiftete sie.

Onları zehirliyorlar. Salgını bunu örtbas etmek için kullanıyorlar.
Sie vergiften sie und benutzen den Ausbruch als Tarnung.

Güvenlerini kazandı, sonra da onları zehirledi.
Sie gewann ihr Vertrauen und vergiftete sie.

Onu zehirlesin istemiyorum. John Tellerın hayaleti inşa ettiğimiz her şeyi mahvedip.
Ich will nicht, dass der Geist von John Teller ihn vergiftet,… alles ruiniert, was wir aufgebaut haben.

Biri onu zehirliyor olabilir mi?
Könnte man ihn vergiftet haben?

Bebek onu zehirleyebilir.
Das Baby kann sie infizieren!

Böylece, onu zehirlemesi nefsi müdafaa olur.
Dass sie ihn vergiftete, war also Notwehr.

Onu zehirlesin istemiyorum. John Tellerın hayaleti inşa ettiğimiz her şeyi mahvedip.
Ich will nicht, dass der Geist von John Teller ihn vergiftet.

Karısı Eleanoru, onu zehirlemekle itham etti.
Seine Frau Eleanor wollte ihn vergiften.

John Teller hayaletinin onu zehirlemesini istemiyorum, var ettiğimiz herşeyden kaçmasını.
Ich will nicht, dass der Geist von John Teller ihn vergiftet,… alles ruiniert, was wir aufgebaut haben.

Yeğeni Freda Clay onu zehirlemekle suçlanmıştı, fakat mahkemeye çıkarılması için yeterli kanıt yoktu.- Nereden biliyorsunuz?
Die Nichte Freda soll sie vergiftet haben, aber die Beweise reichten nicht aus?