ORGANDIR ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

Organdır Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Korunan organdır.
Schützendes Organ.
Beyin organdır, şiir kitabı değildir.
Das Gehirn ist ein Organ, kein Poesiealbum.
Ancak, aynı zamanda da en çok ihmal edilen organdır.
Und doch ist er das vernachlässigt Organ!
Aynı zamanda en büyük iç organdır( en büyük organ deridir).
Es ist auch das größte innere Organ(das größte Organ ist die Haut).
Çalıştırması gerçekten de en pahalı olan organdır.
Dieses Organ hat wirklich hohe Betriebskosten.
Beyin en karmaşık ve güçlü organdır, ama kaslar gibi dinlenmeden faydalanır.
Das Gehirn ist das komplexeste und leistungsfähigste Organ, aber, wie Muskeln, profitiert von der Ruhe.
Akciğerleriniz göğsünüzde iki büyük organdır.
Deine Lungen sind zwei große Organe in deiner Brust.
Bu, kafatası içinde bulunduğu organdır ve tüm insan vücudunun en karmaşık biridir.
Dies ist das Organ, das innerhalb des Schädels befindet, und ist eines der komplexesten der gesamten menschlichen Körper.
Dil, insan vücudunda en hızlı iyileşen organdır.
Die Zunge ist das Organ im Körper, das am schnellsten heilt.
Karaciğer insan vücudunda en çok yenilenen organdır, canlı vericiden alınan küçük parça birkaç haftada normal boya ulaşır.
Die Leber hat die höchste Regenerationsfähigkeit eines Organs im menschlichen Körper, und ein transplantiertes Teil von einem lebenden Spender würde in ein paar Wochen zu voller Größe heranwachsen.
Dil, insan vücudunda en hızlı iyileşen organdır.
Die Zunge ist als die schnellste Heilung Organ im Körper zu sein.
Modern Batı tıbbı açısından, karaciğer vücuttaki en büyük iç organdır.
Aus der Perspektive der modernen westlichen Medizin ist die Leber das größte innere Organ im Körper.
Karaciğer, fruktozu öğütebilen edebilen tek organdır.
Die Leber ist unser einziges Organ, das Fruchtzucker verarbeiten kann.
Karaciğer çok önemlidir vesıklıkla göz ardı edilen organdır.
Die Leber istein extrem wichtiges und oft vernachlässigtes Organ.
Diş eti sorunlarından sonra, dil ağızda en sık hastalık barındıran organdır.
Nach dem Zahnfleisch ist die Zunge die häufigste krankmachende Stelle im Mund.
Karaciğer, DM1 ve DM1 içeren katabolitlerin eliminasyonu açısından birincil organdır.
Die Leber ist ein primäres Organ für die Elimination von DM1 und DM1-enthaltenden Kataboliten.
Parti, sınıfın sınıf bilincine varmasına aracılık eden tarihsel organdır.”.
Die Partei ist jenes historische Organ, durch dessen Vermittlung die Klasse das Selbstbewusstsein erlangt.“.
Ayrıca, BAT belirli alanlarda ışık sinyali sınırlayan bir konsantre kitle organdır.
Darüber hinaus ist eine konzentrierte Masse BAT Orgel, die das Lichtsignal in bestimmten Bereichen beschränkt.
Biyolojiye bakarsak ve muhtemelen çoğunuz bilmiyorsunuz,mimarlığa devam etmeden önce ana dalım biyolojiydi, insan derisi vücuttaki ısıyı dengeleyen organdır ve bu şahane bir şey.
Wenn wir uns in der Biologie umschauen- vielleicht wissen ja einige von Ihnen, dassich Biologin war, bevor ich zur Architektur gewechselt habe- sehen wir, dass die menschliche Haut das Organ ist, das natürlicherweise die Temperatur im Körper reguliert und das ist wunderbar.
Sanırım iç organlarının suyunu çıkarıyorum.
Ich verflüssige seine inneren Organe.
Vücut boşluğu memeli organlarına benzer şeyler içeriyor.
Körperhöhle enthält säugetierähnliche Organe.
Bunun anlamı tüm organlarımız genelinde farklı olduğumuzdur.
Jedes einzelne unserer Organe ist also verschieden.
Organlarımı söküp hepsini kavanozlara dizdi!
Hat meine Organe herausgerissen und in Gläser gesteckt!
Bunun sonucunda dokuda ve organlarda ortaya çıkan bozulmaya'' inflamaj'' denir.
Daraufhin versagen Gewebe und Organe, auch Entzündungsaltern genannt.
Organlar neden alındı?
Warum wurden die Organe entnommen?
Sağlıklı organlara ihtiyacımız var.
Wir brauchen gesunde Organe.
Organlar içeride bir yerde.
Die Organe sind irgendwo da drinnen.
O organlara ihtiyaçları vardı.
Sie brauchen die Organe.
Güvenlik organlarının ülkeniz topraklarında yetkisi yok.
Organe unserer Staatssicherheit dürfen hier nicht tätig werden.
Eşiniz organlarını bağışlamak istemiş. Ne?
Ihre Frau wollte ihre Organe spenden.- Einen was?
Sonuçlar: 30, Zaman: 0.0282

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca