PIKSELLER ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

• Pixel
• Pixeln

Pikseller Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Pikseller ve ısı.
Pixel und Wärme.

Şimdiki Pikseller.
Tatsächliche Pixel.

Pikseller sensör üzerinde daha büyüktür.
Die Pixel auf den großen Sensoren sind größer.

Sadece pikseller değil.
Nicht nur Pixel.

Önceden Ayrılmış Pikseller.
Vordefinierte Pixel.

Pikseller asla gerçeğinin yerini tutamaz.
Pixel werden nie die Wirklichkeit ersetzen können.

Bölümünde Facebook Pikseller.
Das Pixel von Facebook.

Ama bu pikseller aynı alt piksellerden işlenmiş.
Diese Pixel wurden jedoch aus denselben Subpixeln gerendert.

Sadece daha fazla piksel değil, daha iyi pikseller.
Nicht nur mehr, sondern bessere Pixel.

Bu pikseller genellikle sabit bir genişliğe ve yüksekliğe sahiptir.
Diese Pixel haben normalerweise eine feste Breite und Höhe.

Aksi durumda, tolerans aralığındaki tüm pikseller seçilir.
Andernfalls werden alle Pixel im Toleranzbereich ausgewählt.

Bu pikseller sizinle ilgili kişisel bilgiler toplayabilir.
Diese Pixel sammeln unter Umständen persönliche Informationen über Sie.

Sadece daha fazla piksel değil, daha iyi pikseller.
Nicht einfach nur mehr Pixel- sondern bessere Pixel.

Örneğin, renk çubukları, pikseller, koyu veya çok parlak alanlar;
Zum Beispiel Farbbalken, Pixel, dunkle oder sehr helle Bereiche;

Bu pikseller, donuk gözüksün diye değiştirilmiş gibi.
Die Pixel sehen aus, als ob sie verändert wurden, um unscharf zu erscheinen.

Yüksek kaliteli görüntüler daha az sıkıştırılır, pikseller daha fazla veri tutar.
Hochwertige Bilder werden weniger komprimiert- die Pixel behalten mehr Daten.

Pikseller birbirine çok yakındırlar ve birbirine bağlı gibi görünürler.
Die Pixel sind nahe beieinander, so dass sie verbunden erscheinen.

Şimdiye Kadar Oluşturulan'' En Küçük Pikseller,'' Renk Değiştiren Binaları Aydınlatabilir.
Kleinste jemals produzierte Pixel könnten farbwechselnde Gebäude beleuchten.

Bu pikseller o kadar çok ki gözleriniz hiç bir pikseli ayırt edemez.
Die Pixeldichte ist so hoch, dass deine Augen einzelne Pixel nicht unterscheiden können.

Bahsettiğim gibi, daha yüksek pikseller daha yüksek kaliteli kamera anlamına gelmez.
Wie ich bereits erwähnt habe, bedeutet höhere Pixel nicht die höhere Qualität der Kamera.

WBMP 1 bit rengi destekler, diğer bir deyişle WBMP görüntüleri yalnızca siyah ve beyaz pikseller içerir.
WBMP unterstützt 1-Bit-Farbe, d. h., WBMP-Bilder enthalten nur schwarze und weiße Pixel.

Bu aydınlık veya karanlık pikseller fotoğraf veya video görüntüsünün kalitesini etkilemeyecektir.
Diese hellen oder dunklen Bildpunkte beeinflussen die Qualität der Fotos oder Videos auf keine Weise.

Ayrıca denen bir şey var device-pixel-ratio Fiziksel ve mantıksal pikseller arasındaki oranı belirler.
Pixel-Ratio beschreibt dabei die Ratio zwischen physikalischen und Device-unabhängigen Pixeln.

Vektörler, pikseller yerine noktalar ve düzlemlere dayalı olduğundan, çözünürlük kaybı olmadan boyutları değiştirilebilir.
Da Vektoren auf Punkten und Ebenen statt Pixeln basieren, können Sie die Größe ohne Verlust bei der Auflösung ändern.

Bu videoda Google Earthün 3D görüntülerini oluşturan pikseller, düzlemler ve insanlar hakkında bilgi edineceksiniz.
In diesem Video erfährst du mehr über Pixel, Ebenen und die Personen, die die 3D-Bilder von Google Earth erstellen.

Pikseller birleştiği için, yerel salınım sinyallerinin hepsi aynı, yüksek stabilite fazını ve frekansını paylaşır.
Da die Pixel gekoppelt sind, teilen sich alle ihre lokalen Schwingungssignale eine identische, hochstabile Phase und Frequenz.

Rezalet ve alçaklığın ötesinde… polis raporunda yazanlardan öte… tüm o hüzünlü ölü kızların… fotoğraflanmış yüzlerindeki pikseller arasında.
Hinter den Objektträgern und Ampullen, zwischen den Zeilen der Polizeiberichte, unter den Pixeln all der ausgedruckten Fotos trauriger, toter Mädchen.

Belirli bir bloktaki pikseller aynı renktedir ve bloklardaki renkler seçimdeki renkleri temsil eder.
Die Pixel in einem Block haben dieselbe Farbe und die Farben der Blöcke repräsentieren die Farben in der Auswahl.

Rezalet ve alçaklığın ötesinde polis raporunda yazanlardan öte tüm o hüzünlü ölü kızların fotoğraflanmış yüzlerindeki pikseller arasında.
Ich bin die Bilder durchgegangen und habe all das Abscheuliche gesehen, was über den Polizeibericht hinaus geht, zwischen all diesen Pixeln… auf den gedruckte Bildern dieser traurigen toten Mädchen.

Pikseller arasında, kuş resmi ve'''' kuş'''' kelimesi arasında olan, temelde sinir ağında birbirine bağlı nöronlar kümesidir, burada şemalaştırdığım gibi.
Was zwischen den Pixeln, dem Bild eines Vogels und dem Wort"" Vogel"" passiert, ist im Grunde eine Gruppe miteinander verbundener Neuronen.