POLANSKININ ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

Isim
Polanski
von Polonski

Polanskinin Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Ödül Polanskinin.
Preis für Polanski.
ABD, Polanskinin peşini bırakmıyor.
USA wollen Polanski weiter verfolgen.
Yani ben belki de Polanskinin kızıyım?
Ich bin vielleicht die Tochter von Polonski?
Film Polanskinin renkli ilk filmidir.
Der Film war der erste polnische Farbfilm.
Yani ben belki de Polanskinin kızıyım?
Dann bin ich vielleicht die Tochter von Polonski?
Combinations with other parts of speech
Isimlerle kullanım
Polanskinin kaderi hafta sonuna kaldı.
Polanski bleibt das Wochenende noch in Haft.
Şuan Fransada yaşayan Polanskinin Fransa ve Polanya vatandaşlıkları bulunuyor.
Polanski besitzt die französische Staatsbürgerschaft und wuchs in Polen auf.
Polanskinin kaderi pamuk ipliğiyle bağlıydı.
Polanskis Schicksal hing in der Schwebe.
Bir grup sinemacı da Polanskinin serbest bırakılması için imza topluyor.
Einige namhafte Regisseure unterzeichneten sogar eine Petition für Polanskis Freilassung.
Polanskinin en iyi filmlerinden biri olduğunu düşünüyorum.
Für mich einer der besten Filme von Polanski.
Sharon ve kocası yönetmen Roman Polanskinin… birkaç haftaya oğulları olacaktı.
Erwarteten in ein paar Wochen einen Sohn. Sharon und ihr Ehemann, Filmemacher Roman Polanski.
ABD, Polanskinin yargılanmak üzere iadesini istiyor.
Ein US-Richter verlangt die Anwesenheit von Polanski.
Yargıç Rittenband, anlaşmayı kabul ederken Polanskinin iki psikiatr tarafından incelenmesini emretti.
Richter Rittenband akzeptierte die Einigung und… ordnete eine Untersuchung Polanskis durch zwei Psychiater an.
Lewis, Polanskinin Pirates adlı filminde oynamıştı.
Lewis hatte in Polanskis Film"Piraten" eine kleine Rolle.
Ağustos 1969 Cumartesi gecesi, ünlü yönetmen Roman Polanskinin evinde tam anlamıyla bir katliam gerçekleşti.
Die Mörder fielen in der Nacht zum 9. August 1969 in der Villa des Hollywood-Regisseurs Roman Polanski ein.
Lewis, Polanskinin 1986 yapımı olan'' Pirates'' adlı filminde oynamıştı.
Lewis hatte in Polanskis Film"Piraten" von 1986 eine kleine Rolle übernommen.
Savcı Polanskiyi iade ettirsin ya daettirmesin Yargıç Laurence Rittenband Polanskinin cezasını 14 Şubata yönetmen orada olsun ya da olmasın açıklamayı düşünüyor.
Ob die Behörde hinsichtlich der AuslieferungPolanskis erfolgreich ist oder nicht, plant Richter Laurence, das Urteil gegen Polanski am 14. Februar zu verkünden, in An- oder Abwesenheit des Filmemachers.
Polanskinin 90 günlük müşahadesi için Chino eyalet hapishanesine gitmesini emretti.
Er beorderte Polanski nach Chino für seine 90tägige psychiatrische Untersuchung.
Kadın yapımcıların eksikliği ve Polanskinin filminin varlığı 76. Venedik Film Festivalinin başlangıcını işaret ediyor.
Der Mangel an weiblichen Filmemachern und die Anwesenheit von Polanskis Film markieren den Beginn der 76. Filmfestspiele von Venedig.
Polanskinin hiç hapis cezası almamasını ve doğrudan şartlı tahliye almasını öneriyordu.
Er empfahl für Polanski keine Verwahrung. Er sollte eine Bewährungsstrafe erhalten.
Sadece psikiyatrik sorunlarına yoğunlaştım vebenim tıbbi kanaatim Bay Polanskinin akli dengesi bozuk bir cinsel suçlu olmadığı ve ona böyle davranılmaması gerektiği yönündeydi.
Ich habe mich ausschliesslich auf die psychiatrischen Aspekte konzentriert, undmeiner Meinung nach war Mr. Polanski kein… geistig verwirrter Triebtäter… und sollte auch nicht als ein solcher behandelt werden.
Bay Polanskinin Amerikada tutuklanmanın ne anlama geldiğini anladığını sanmıyorum.
Ich bin mir nicht sicher, dass Mr. Polanski wusste, was eine Verhaftung in Amerika bedeutet.
İki psikiatrik değerlendirmeye dayanarak yargıç, Polanskinin akli dengesi bozuk bir cinsel suçlu olmadığına karar verse de Polanskinin 90 gün boyunca Chino devlet hapishanesinde daha çok psikiyatrik inceleme altında tutulmasına ve nihai kararın test sonuçları alındıktan sonra verilmesine karar verdi.
Auf der Basis von zwei psychiatrischen Untersuchungen hat der Richter entschieden, dass Polanski… kein geistig gestörter Triebtäter sei, aber er hat angeordnet, dass Polanski während 90 Tagen… im Staatsgefängnis Chino weiteren psychiatrischen Tests unterzogen werden soll, und dass das definitive Strafmass erst nach Vorliegen der Resultate verhängt werde.
Bay Polanskinin çalışırken çok yoğun ve konsantre olması gerekiyordu ve bu fotoğraf o anda öyle olmadığını gösteriyordu.
Herr Polanski ist bekannt dafür, sehr zielgerichtet und bedacht zu sein, wenn er arbeitet, und dieses Bild bewies, dass er es genau in diesem Moment nicht war.
Daha da beteri, Polanskinin Piyanist filminde… adam piyanoyu çok güzel çalmasına rağmen… neden bunu saklaması ve avare gibi yaşaması gerekmektedir?
Wenn er doch so gut Klavier spielen kann? in Polanskis Pianist verstecken und wie ein Penner leben, Schlimmer noch, warum muss sich der Typ?
Polanskinin ülkeyi terk etmesi falan davanın çok önemli bir kısmı olan adalet sisteminde neler olduğunu göz ardı ettirdi.
Dass Polanski das Land verlassen hat und so weiter scheint den wirklich wichtigen Teil dieses Falles verdeckt zu haben. nämlich was gerade mit dem Justiz-System geschah.
Polanskiye de böyle olmuştu.
Polanski erging es gleich.
Değil mi? Şu Lionel Polanski bir yerlere gitmişse mutlaka oradadır?
Wenn dieser Lionel Polanski irgendwo ist, dann dort. Nicht wahr?
Roman Polanski, Polonyalı-Fransız yönetmen.
Roman Polanski, französisch-polnischer Filmregisseur.
Yönetmen Polanski Zürihte gözaltına alındı!
Star-Regisseur Polanski in Zürich festgenommen!
Sonuçlar: 30, Zaman: 0.0634

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca