SOYUNUN ne Demek Almanca - Almanca Çeviri S

Fiil
Isim
Abkömmlinge
çocuğu
soyundan
yavrusuna
Nachkommen
soyundan

Soyunun Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Şimdi soyunun.
Jetzt ausziehen.
Soyunun dedim.
Ich sagte:"Ausziehen.
Tamam mı? Ve sonra soyunun.
Dann ausziehen. Ok?
NJobu soyunun kolyesi.
Der Nachkomme von N'Jobu.
Siz ikiniz içeri girip soyunun.
Ihr beiden, rein und ausziehen.
Combinations with other parts of speech
Sıfatlarla kullanım
Fiillerle kullanım
Şimdi, soyunun ikiniz de.
Nun zieht euch beide aus.
Soyunun, her şeyi hadi!
Macht schon! Alles ausziehen!
Tüm bunlar nedir? Soyunun lütfen.
Woher sind die? Bitte ausziehen.
NJobu soyunun kolyesi. Ne?
Der Nachfahre von N'Jobu. Was?
Tamam, beyler, tamamen soyunun.
In Ordnung, komplett ausziehen, Männer.
Soyunun adını biliyor musun?
Wissen Sie den Namen Ihrer Sippe?
Niye bekliyorsunuz? Millet, soyunun.
Ausziehen, alle. Worauf wartet ihr?
Soyunun ve sıraya geçin sizi iğrenç hayvanlar yoksa yine buhar veririm.
Ausziehen und aufstellen, ihr Tiere, oder es gibt wieder Dampf.
Hepsini mi?- Kıçınıza kadar, herşeyi. Soyunun!
Bis auf den blanken Arsch! Alles? Ausziehen!
İnsanlar Arthurun soyunun onunla birlikte öIdüğüne inanıyor ama bu doğru değil.
Die Leute glauben, dass Artus' Blutlinie mit ihm starb.
Çünkü orada yargı tahtları,Davut soyunun tahtları kurulmuştur.
Denn daselbst sind Stühle zum Gericht,die Stühle des Hauses David.
Yanlış mı? Ailemin soyunun neler başardığını anlamaya yaklaşamazsın bile.
Falsch? Sie verstehen nicht im Ansatz, was meine Abstammungslinie vollbracht hat.
Bu yüzden Naamanın cüzamı sonsuza dek senin ve soyunun üzerinde kalacak.”.
Der Aussatz Naamans aber soll für immer an dir und deinen Nachkommen haften.
Gözcüler, Kabilin soyunun endüstriyel bir medeniyet kurmasına yardım etti.
Diese Wächter halfen den Nachfahren Kains, eine große industrielle Zivilisation aufzubauen.
Üreme sürecine zarar vermez veinsanın ve onun soyunun sağlığını etkilemez;
Schadet dem Geburtsvorgang nicht undbeeinträchtigt nicht die Gesundheit des Mannes und seiner Nachkommen;
Yüzbaşı, Bayan gilbertin soyunun… Amerikanın Kurucularına kadar dayandığını söyledi.
Ließe sich bis zu den Gründungsvätern zurückverfolgen. Der Captain sagte, Ms. Gilberts Stammbaum.
O halde gel, geçmişe bir hayali yolculuk yap ve atalarının soyunun nasıl yaşamış olduklarını gör!
Dann komm mit auf eine phantastische Reise in die Vergangenheit und finde heraus, wie deine Vorfahren lebten!
Nihayetinde tarikat onun cesedini ve soyunun kanıtlarını sakladı… ta ki onun lahdi… Kutsal kâse… zamanla kaybolana kadar.
Und den Beweis ihrer Abkömmlinge… Letztendlich verbarg die Prieuré ihre Überreste… der Heilige Gral… bis viele glaubten, ihr Sarkophag.
Kahin cadısı, Klaus ile birlikte tüm soyunun yandığını gördüğünü söylemiş.
Seine Prophezeiungshexe sagte, sie hat Klaus sterben sehen und seine gesamte Linie brennen.
En sonunda Tarikat, onun cesedini ve onun soyunun kanıtını,… lahitinin ve Kutsal Kâsenin zaman içinde, kesin olarak,… kaybolduğuna duyulan inanç… yaygınlaşıncaya kadar, sakladı.
Und den Beweis ihrer Abkömmlinge… Letztendlich verbarg die Prieuré ihre Überreste… der Heilige Gral… bis viele glaubten, ihr Sarkophag.
En sonunda Tarikat, onun cesedini ve onun soyunun kanıtını, lahitinin ve Kutsal Kâsenin zaman içinde, kesin olarak, kaybolduğuna duyulan inanç yaygınlaşıncaya kadar, sakladı.
Letztendlich verbarg die Prieuré ihre Überreste… und den Beweis ihrer Abkömmlinge… bis viele glaubten, ihr Sarkophag… der Heilige Gral… wäre letzten Endes mit den Jahren verloren gegangen.
Bu soy asla bozulmadı.
Diese Blutlinie wurde nie durchbrochen.
Sonra onun soyunu bayağı bir sudan devam ettirdi.
Hierauf machte Er seine Nachkommenschaft aus einer nichtbeachtenswerten Flüssigkeit.
Bu kolun soyundan olduğunu iddia eden kayıt memuruna göre… bu kayıt 1986da yapılmış.
Die Eintragung im Register stammt von 1986. Irgendein Antiquitätenhändler, der behauptet, ein Abkömmling dieses Zweiges zu sein.
İman edenler ve soyları kendilerini imanda izleyenler; Biz onların soylarını da kendilerine katıp-ekledik.
Die glauben und denen ihre Nachkommenschaft im Glauben nachfolgt, lassen Wir ihre Nachkommenschaft sich(ihnen) anschließen.
Sonuçlar: 30, Zaman: 0.0498
S

Soyunun eşanlamlıları

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca