Yetinmek Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Yetinmek zorundayım.
Olan verilerle yetinmek zorundasın.
Diğerleri ise balkonda bir sukka ile veyabir cemaat sukkasını ziyaretle yetinmek zorundadırlar.
Bununla yetinmek zorundayız.
Gördün mü Fiona bununla yetinmek zorundalar.
Bununla yetinmek zorundaydım.
Ne yazık ki birkaç kısa örnekle yetinmek zorundayız.
Bununla yetinmek zorundayım galiba.
Hayatın sana verdikleriyle yetinmek zorunda değilsin.
Ve eğer size bu haritanın zamanla canlandırıldığını gösterebilseydim Tokyonun aslında daha karanlık olduğunu görecektiniz,çünkü Japonyada tsunami olduğundan beri Japonya çeyrek oranda az enerji ile yetinmek zorunda çünkü tsunami nükleer santralleri kapattı.
Sade votkayla yetinmek zorunda kaldım.
Ne yazık ki sadece fotoğraflar ile yetinmek zorundayım.
Hiçbir şeyle yetinmek zorunda değilsin Carter.
Artık bir resmin fotoğrafını çekmekle yetinmek zorunda değilsiniz.
Sadece ölmeni izlemekle yetinmek istemiyorum… nefes almayı bırakmanın sebebi olmak istiyorum.
Sırf kötürümüz diye kırıntılarla yetinmek zorunda değiliz.
Gemi kaptanıyla yetinmek zorunda değilsin artık.
Çünkü ömür boyu bununla yetinmek zorunda kalacaksın. Çok iyi.
Kişilik bir orduyla yetinmek zorundasın. Yani 40.
Onunla yetinmemiz gerekecek.
Yani sen Angelayla yetinmem gerektiğini mi düşünüyorsun?
Ama kulübedeki güvenliklerle yetinmen gerekecek. Bak, güvende olmak istiyorsun.
Brian ise sadece altı evlilik yaptığımı söylemekle yetindi.
Tanrıdan af diledin. Bununla yetinmen gerek.
Bence bunu yetinme olarak görmemelisin.
Ama herkes böyle yaşamakla yetinseydi daha fazla savaş olmazdı.
Azla yetindiğimiz dönemlerde az malzemeyle harika yemekler yapardı.
Ama artık ayete bakmaya onunla yetinmeye hiç niyeti yok çağdaş insanın.
Bu kişiler verilenlerle yetinmezler, sürekli daha fazlasını isterler.
Günün peşpeşe zaferleriyle yetinmeyip o, sağdan soldan girişti bana.