ZEHIRLEMIŞ ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

• vergiftet
• vergiftete

Zehirlemiş Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Zehirlemiş kendini!
Sich vergiften!

Biri mesihi zehirlemiş.
Messiah wurde vergiftet.

Daha sonra arazisinin üstüne konmak için onu zehirlemiş.
Dann vergiftete sie ihn, um sein Land zu bekommen.

Kendini zehirlemiş olabilir.
Er hat sich vergiftet.

Dagmar? Şarabı o mu zehirlemiş?
Sie vergiftete den Wein? Dagmar?

Kendini zehirlemiş. Hayır.
Nein. Er hat sich vergiftet.

Ama başka biri ikisini de zehirlemiş.
Aber jemand vergiftete beide.

Japonlar zehirlemiş suyu.
Die Japsenficker haben es vergiftet.

Japon hemşire 20 hastayı zehirlemiş.
Krankenschwester vergiftet 20 Patienten.

Onları zehirlemiş. Evet?
Sie hat sie vergiftet.- Ja?

Nightshade iç organlarını zehirlemiş.
Nightshade vergiftete deine inneren Organe.

Sahip An kuyuyu zehirlemiş zaten.
An hat den Brunnen vergiftet.

Seni buraya çekmek için Nyssa zehirlemiş.
Von Nyssa, weil sie dich herlocken wollte.

Biri onu zehirlemiş. Şans bulamadım.
Er wurde vergiftet. Dazu kam ich nicht.

Will Şerifi zehirlemiş.
Will hat den Sheriff vergiftet.

Kötülük senin içine dolmuş, Samson. Seni zehirlemiş.
Das Böse hat dich befallen, Samson, und das Böse vergiftet dich innerlich.

Ve hepsini zehirlemiş.''.
Die sollte man alle vergiften“.

Onu zehirlemiş olsam neden hâlâ dairesinde olayım ki?
Wenn ich ihn vergiftet habe,-… warum wäre ich dann noch in seiner Wohnung?

Jennifer, Gerryyi zehirlemiş olabilir.
Jennifer könnte Gerry vergiftet haben.

Bir gece bir cadı gelip kuyudaki suyu zehirlemiş.
Eines Nachts kam eine Hexe und vergiftete den Brunnen.

Homer? Onları ben zehirlemiş olsam, bunu yapar mıydım?
Wenn ich sie vergiftet hätte, würde ich dann das tun? Homer?

Kötü bir şeyler varsa, toprağı zehirlemiş olabilir.
Etwas Böses hätte die Erde dort vergiften können.

Onbaşı maktullerini zehirlemiş. Sonra da ayaklarını kesmiş.
Der Marine Corporal vergiftete seine Opfer, und schnitt ihnen die Füße ab.

Adam, polis memuru kılığında gelmiş ve kardeşini zehirlemiş.
Ein Mann verkleidete sich als Polizist und gab deiner Schwester das Gift.

Amcası, kral babasını zehirlemiş, yerine geçmiş.
Rache an seinem Onkel, der den König, seinen Vater, vergiftete.

Onları zehirlemiş sonra onları bir araya toplayıp yakmış hepsini.
Er vergiftete sie, stapelte sie wie Feuerholz auf und verbrannte sie.

Dacranın sihri kanımı zehirlemiş olmalı.
Die Magie des Dacras muss mein Blut vergiftet haben.

Ev sahibesi fark etmiş ve öç almak için diğer kadının yemeğini zehirlemiş.
Die Gastgeberin kam dahinter und hat das Essen der anderen Frau aus Rache vergiftet.

Tamam, Luke Keoneyi zehirlemiş ve… kaybettiği paraları yerine koymak için adamı soymuş.
Luke vergiftet Keone und kommt wieder, um ihn auszurauben, Ok. um sein verlorenes Geld zu holen.

Ve öç almak için diğer kadının yemeğini zehirlemiş.
Die Gastgeberin kam dahinter und hat das Essen der anderen Frau aus Rache vergiftet.