Cüretkâr Turkce kullanımına örnekler ve bunların Ingilizce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Kötü ve cüretkâr.
Cüretkâr mutluluk.
Farklı mı? Kötü ve cüretkâr.
Cüretkâr. Münasebetsiz.
O kadar doğrudan, cüretkâr değiliz.
Cüretkâr ama abartısız.
Her zaman dokunmak istemiştim. Çok cüretkâr.
Cüretkâr olacağını umuyorum.
Mutlu olmayı beklemek kadar cüretkâr değilim.
Cüretkâr olduğumu düşüneceksiniz şimdi.
Hayır, daha da ötesi, kızdırmayı, cüretkâr olmayı seviyor.
Çok cüretkâr. Her zaman dokunmak istemiştim.
Mükemmel bir karışım. İnce bir zarafet… ve cüretkâr fikirler.
Onun cüretkâr davranışını affedin, Yarbay.
Bir şey denemek istiyorum.- Tamamen. Pekala, şimdi daha cüretkâr.
Sanırım cüretkâr, cesur bir şey görmek isterim.
İster şarkınız hüzünlü ve içten ister yüksek sesli ve cüretkâr.
Cesur ve cüretkâr Sevilen bir dev Gulliver.
Cüretkâr, maliyet düşüren böyle bir hamlenin Hank Hooperı etkileyeceğini umuyorum.
Nazi Propaganda Bakanı Joseph Goebbels cüretkâr olumlu propagandasını anlamlı kılmaya çalışıyordur.
Bu cüretkâr renkler, memleketinizin cesur askerlerine çok uygun.
Yeni ve cüretkâr bir geleceğin parçası olabilirsiniz.
Bu cüretkâr renkler, memleketinizin cesur askerlerine çok uygun.
Şimdi daha cüretkâr bir şey denemek istiyorum.- Tamamen.
Bizi, en cüretkâr düşlerimizi gerçekleştirmekten… hiçbir şey alıkoyamaz.
Bu kadar cüretkâr ve kararlı bir tasarımcıyı eğitmek isterim.
Daha cüretkâr giysilerle kendini harika ve güvende hissedecek gücü vereceğiz.
Daha cüretkâr giysilerle kendini harika ve güvende hissedecek gücü vereceğiz.
Lütfen cüretkâr kişiliğim için beni bağışlayın fakat hislerimi bilmenizi sağlamak zorundayım.
Lütfen cüretkâr kişiliğim için beni bağışlayın… fakat hislerimi bilmenizi sağlamak zorundayım.