GITMEK ISTEMIYORDU ne Demek Ingilizce - Ingilizce Çeviri

• didn't want to go
• she didn't want to leave
• was reluctant to attend
• didn't wanna go

Gitmek istemiyordu Turkce kullanımına örnekler ve bunların Ingilizce çevirileri

O gitmek istemiyordu.
He didn't want to go.

Açıkçası Tom gitmek istemiyordu?
Evidently, Tom didn't want to go.

O gitmek istemiyordu.
She didn't want to go.

Tom oraya yalnız gitmek istemiyordu.
Tom didn't want to go there alone.

Tom gitmek istemiyordu.
Tom didn't want to go.

Ama Xingxing artık gitmek istemiyordu.
But Xingxing didn't want to go anymore.

Gitmek istemiyordu ki.
She didn't want to leave.

Yalnız gitmek istemiyordu.
She didn't wanna go alone.

Gitmek istemiyordu ki. Bekle.
She didn't want to leave. Wait.

Onsuz bir yere gitmek istemiyordu.
And didn't want to go places without him.

Gitmek istemiyordu ki. Bekle.
Wait. She didn't want to leave.

Tom Marynin partisine gitmek istemiyordu.
Tom didn't want to go to Mary's party.

Roman gitmek istemiyordu.
Roman didn't want to go.

Çünkü o manevi aile yanına gitmek istemiyordu.
He didn't want to go to a foster home.

Tom da gitmek istemiyordu.
Tom didn't want to go either.

Beklenmedik durum ise, kız eve gitmek istemiyordu.
The kicker was, the girl didn't wanna go home.

Yalnız gitmek istemiyordu, anladın mı?
He didn't want to leave on his own?

Tom Mary ile Bostona gitmek istemiyordu.
Tom didn't want to go to Boston with Mary.

Yalnız gitmek istemiyordu, anladın mı?
You know, he didn't want to leave alone?

Tom tek başına Bostona gitmek istemiyordu.
Tom didn't want to go to Boston by himself.

Tom gitmek istemiyordu ama Mary onu gönderdi.
Tom didn't want to go, but Mary made him go.

Benim canım da Londraya gitmek istemiyordu zaten.
I didn't want to go to London either.

Tom gitmek istemiyordu, ama babası onu gönderdi.
Tom didn't want to go, but his father made him go.

Çünkü o manevi aile yanına gitmek istemiyordu.
Because he didn't want to go to a foster home.

Onlar gitmek istemiyordu, ama yine de gittiler..
They didn't want to go, but they did anyway.

Görünüşe bakılırsa, Tom, Mary ve Johnun düğününe gitmek istemiyordu.
Tom apparently didn't want to go to Mary and John's wedding.

Jochem partiye gitmek istemiyordu ama gitti işte.
Jochem didn't Want to go to the party. But he did anyway.

Ama sonunda onu ikna ettim. Bensiz gitmek istemiyordu.
But I was persistent and finally persuaded him. He was reluctant to attend without me.

Ikna ettim. Bensiz gitmek istemiyordu… ama sonunda onu.
But I was persistent and finally persuaded him. He was reluctant to attend without me.

Erkek arkadaşım operaya gitmek istemiyordu ama sonunda pes etti.
My boyfriend didn't want to go to the opera, but he finally gave in.