Uyuşturmak Turkce kullanımına örnekler ve bunların Ingilizce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Onu uyuşturmak zorunda kaldım.
Oğlumu ilaçla uyuşturmak istiyorum.
Onu uyuşturmak zorunda kalacağım.
Oh, hayır Doktor, uyuşturmak yok.
Beni uyuşturmak istemiyorsun değilmi.
Combinations with other parts of speech
Isimlerle kullanım
uyuşturucu baronu
uyuşturucu işine
uyuşturucu sorununun
uyuşturucu bağımlısıymış
uyuşturucu tacirlerinden
uyuşturucu baskınında
uyuşturucu kullanımının
uyuşturucu kaçakçılarına
sorunlu uyuşturucuuyuşturucu ticaretinde
Daha
Zarflarla kullanım
Fiillerle kullanım
Kendisini alkolle uyuşturmak istedi.
Onu uyuşturmak elimizdeki en iyi seçenek.
Bütün vücudumu uyuşturmak zorunda kalacaksın.
Kendilerini kaybettikleri için onları uyuşturmak istedi.
Kim beni uyuşturmak ister ki?
Sen,… biraz çıldırmıştın, biz de seni uyuşturmak zorunda kaldık.
Öyle, beni uyuşturmak istemezsin.
Ve bununla baş etmenin yollarında bir tanesi kırılganlığımızı uyuşturmak.
Öyle, beni uyuşturmak istemezsin.
Ve sonra onları öldürmek… basmakalıp mı?- Basmakalıp mı?Demek sence bu insanları uyuşturmak, onları seks yaparken izlemek.
Bu yüzden onu uyuşturmak istiyorsunuz öyle mi?
Babanı uyuşturmak, onu kolayca senin sesinin gerçek olduğuna ikna etmeye yardım etti.
Seni güvenliğin için uyuşturmak zorunda kalabilirim.
Kendini uyuşturmak, en iyi göz boyama yöntemi olabilir.
Tedaviyi bitirmek için uyuşturmak zorunda kaldık.
Bebeğimi uyuşturmak isteyen biri gibi mi görünüyorum?
Acı çekerken kendini uyuşturmak istemen normal değil mi?
Bölgeyi uyuşturmak. Dostum, bunu hissedemiyor.
Bu yüzden onu uyuşturmak istiyorsunuz öyle mi?
Bölgeyi uyuşturmak. Dostum, bunu hissedemiyor.
Müşterilerini uyuşturmak hoşuna mı gidiyor?
Evet, Beni uyuşturmak istemiyorsun değilmi.
Bir yılanı uyuşturmak ne kadar zaman.
Bir ajanı uyuşturmak yanlış anlaşılma değildir.
Demek sence bu insanları uyuşturmak, onları seks yaparken izlemek… ve sonra onları öldürmek.