YAĞMUR YAĞARSA ne Demek Ingilizce - Ingilizce Çeviri

• if it rains

Yağmur yağarsa Turkce kullanımına örnekler ve bunların Ingilizce çevirileri

Yağmur yağarsa o gelmeyecek.
If it should rain, he will not come.

Bir ihtimal yağmur yağarsa, o gelmez.
If by any chance it should rain, he won't come.

Yağmur yağarsa, belki o zaman gidebiliriz.
If the rain comes, then, maybe.

Üç tane daha yağmur yağarsa nehir suyu yükselecek.
If it rains for three more, the river water will rise.

Yağmur yağarsa ilk sen bileceksin.
You will be the first to know. If it rains.

Gölgede oturan ve solgunlaşan bir bitki… yağmur yağarsa.
Even a plant in the shadows… if it rains, it's revived.

Ve yağmur yağarsa, bilin bakalım ne.
And if it gets rained out, guess what.

Yarın öğleden sonra yağmur yağarsa, spor salonunda buluşuruz.
If it should rain tomorrow afternoon, we will meet in the gym.

Yağmur yağarsa patatesler çürür.
Back to work If it rains, the potatoes will rot.

Güneşli bir günde yağmur yağarsa üzüntüden ağladığım içindir.
If it rains on a sunny day, it's because I'm crying.

Yağmur yağarsa sanat müzesine gideceğiz.
If it rains, we will go to the art museum.

Güneşli bir günde yağmur yağarsa üzüntüden ağladığım içindir.
If it rains on a clear day, that means I'm crying because I'm sad.

Yağmur yağarsa ilk sizin haberiniz olacak.
You will be the first to know. If it rains.

İnsanlar yine de dik dik bakarlar, ve yağmur yağarsa, sıçtığımızın resmidir.
People will still stare, and if it rained, we would be screwed.

Yarın yağmur yağarsa evde kalırım.
If it should rain tomorrow, I would stay home.

Yağmur yağarsa, bütün arabalarda şemsiye var.
And all the cars have umbrellas in case it rains.

Eğer yarın yağmur yağarsa maç iptal edilecek.
If it should rain tomorrow, the game would be called off.

Yağmur yağarsa, küvetten bir hafta çıkmayacağım.
If the rains ever return, I shall soak in a bath for a week.

Çok fazla yağmur yağarsa, kök kahverengiye döner.
If it rains too much, the stem turns brown and withers.

Yağmur yağarsa, küvetten bir hafta çıkmayacağım.
I shall soak in a bath for a week. If the rains ever return.

Yarın yağmur yağarsa arabayla gideriz.
If it's raining tomorrow, we will go by car.

Yağmur yağarsa Jeong Sang-hundan kalan son izler de yok olur.
If it rains, whatever traces of Jeong Sang-hun left here will be gone.

Yarın yağmur yağarsa golf oynamayacağım.
If it should rain tomorrow, I won't play golf.

Yağmur yağarsa güze kadar kampı terk ederler.
Abandon the campaign until the autumn. If the rains come, they will have to.

Yarın yağmur yağarsa, oraya araba ile gideriz.
If it rains tomorrow, we will go there by car.

Yarın yağmur yağarsa, ben sadece evde kalacağım.
If it rains tomorrow, I will just stay at home.

Yarın yağmur yağarsa, oraya arabayla gideriz.
If it's raining tomorrow, we will go there by car.

Yarın yağmur yağarsa gezi iptal edilecek.
If it should rain tomorrow, the excursion will be canceled.

Çünkü yağmur yağarsa, kuyruklu yıldızı göremeyiz.
Because if it rains, we won't be able to see the comet.

Zaten, Yağmur yağarsa… yemekten sonra eve atla dönemez.
Besides, if it rains, she won't be able to ride home.