Kâşif Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
Kâşif misiniz?
Siz doğuştan kâşif olmalısınız.
Kâşif misiniz?
Peruya giden çok fazla kâşif olamaz.
Kâşif olacağım ben.
James Cook, İngiliz denizci ve kâşif.
Peki kâşif ne olacak?
Mösyö Naughton. Katiliniz, yatalak kâşif.
Kâşif, burası Kabin 3.
Her büyük kâşif ihtişamına ihtişam kattı!
Kâşif, Kabin 3 konuşuyor.
İskoçyalı misyoner ve kâşif David Livingstonedır.
Kâşif hayata elveda ediyor.
Bir kaç yıl geçtikten sonra, kâşif olduğumuzu unutmaya başladık.
Kâşif Dora gibi mi?
Chris Columbus- ünlü kâşif ve Evde tek Başınanın yönetmeni.
Kâşif Montgomery Clyde mı?
İspanyol sarayından iki delege kâşif Bonnairein takibiyle Le Havreye vardı.
Bir kâşif konuşma yapmaya geliyor.
Son yüzyılın şafağında bir grup kâşif, tarih öncesi bir dünyayı aramaya çıktı.
Tüm kâşif dükkanları burada.
Kâşif olmak istediğine emin misin?
Tatlım, kâşif mi olmak istiyorsun?
Kâşif ruhları ve savaşçı yürekleri var onlarda.
Pek çok kâşif doğrulamak için bu ülkeyi bulmaya çalışmış.
Kâşif 6dan merkeze: gemimiz kayıp sektörün kuzeydoğusunda bir yere düştü.
Gözü kara kâşif, bu nehirde mukadderatına kavuşacağından ziyadesiyle haberdar.
Ben kâşif olmak istiyorum tıpkı büyük Magellan gibi.
Üç kâşif dakikalar boyunca sessizce ekrana baktılar.
Sayısız kâşif ve arkeolog hayatlarını Zambesinin kayıp totemlerini aramaya harcadı.