Konserve Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
Konserve mısır.
Her çeşit konserve yiyecek.
Konserve, taze değil.
Bir diğer yöntem ise konserve.
Konserve alayım bari.
Combinations with other parts of speech
Isimlerle kullanım
Soğan çorbası, konserve kuşkonmaz.
Konserve çilekler.
Rexin bir gecede üç konserve yediğini görmüştüm.
Konserve çorba açtım.
Teğmen Nixon bunun konserve şeftali olduğunu sanıyor.
Konserve değil, umarım.
Bu şehirde bir süre spagettinin yerini konserve aldı.
Konserve et ister misin?
Domates, taze tüketim ve konserve için çok uygundur.
Konserve sığır eti yemek istiyorum.
Elma sosu mu yoksa konserve kayısı mı istediğin konusu dışında.
Konserve ton balığının bir porsiyonu 236 IU D vitamini içerir.
A vitamini eksikliği nedeni konserve gıda kötüye olabilir.
Hayır, konserve yiyecekler midemi çürütüyor.
Deniz kuvvetlerine yiyecek sağlamak için, dünyanın ilk konserve fabrikası İngilterede açıldı.
Hem konserve fasulye yemektense ölürüm.
Tuz, şeker ve koruyucular bazen konserve işlemi sırasında ilave edilir.
Konserve ya da raf güvenli füme deniz genellikle yemek gayet iyi.
Pekâlâ, üç konserve şeftali. İki konserve… İki konserve bezelye.
Konserve veya raf güvenli füme deniz ürünleri genellikle yemek için iyidir.
Büyük konserve bezelye kavanoz( isteğe bağlı).
Onlar konserve için büyümek için çok iyi, ama onlar iş için uygun değildir.
Ben bir sürü konserve makarna öldürdüm ve istemediğiniz kadar da içkimiz var, yani.
( 38) Konserve gıdalarda analiz tüm konserve içeriğinden yapılır.
Konserve için bütün domates uygun değildir, çünkü çok büyük meyveler yetişmiştir.