Kumla Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
Tüneli de kumla doldurun.
Kumla bile vuramadım seni!
Güneş ve kumla dolu bir yere.
Ne diyorsam o. Bir çölün sadece çeyreği kumla kaplıdır.
Sana kumla ödeme yapacak.
Birisi barutları kumla değiştirmiş.
Eddie, kumla ilgili ne buldun?
Bilirsin, şu damlatma kumla yapılan kaleler?
İzmaritin üstündeki kalıntı, küllükten aldığım kumla aynı.
Kaptan OMalley kumla buluştuğunda.
Beni tekrar korumaya kalkışırsan, çantanı kumla dolduracağım!
Yoksa bunlar kumla dolu film dekorları mı?
Tank kuru kaya ve canlı kumla başladı.
Bu siyah taşlar kumla en yüksek kontrastı sağlayacak.
Orada düştüyse şimdiye kadar çoktan kumla kaplanmıştır.
Peki bu ne? Kumla doldurulmuş ameliyat eldiveni mi bu?
Cyrill ve ben odanın bir kısmını senin için kumla doldururuz.
Daha sonra lastiğin içini kumla doldurun ve gölgeye koyun.
Ağzımı kumla çalkalamış ve bir çamaşır kurutucusunda uyumuş gibi.
Açık yüreklileri seven biri, onun susuzluğunu kumla gidermeye çalışır.
Antik çağda, bu tapınak kumla kaplanmış ve sadece 1853te kazılmıştır.
Bir şantiyede ağır toprak hüküm sürerse, onu kumla seyreltmeye değer.
Bu kırmızı kumla çalışan çok fazla insan olduğunu söyleyemezsin, değil mi?
Onunla eve gidip, yatak odasına girdiğinizde içerisinin kumla dolu olduğunu söyledi.
Eğer hendeği kumla doldurursanız, kenar taşlarının pozisyonu kolayca düzeltilebilir.
Yandığı sekiz dakika boyunca, ne suyla ne kumla söndürülebilir.
Kumla kaplı bir alanda bulunan mezar, antik dönemde yağmalanmıştı.
Esasında kayayla kurulması gerektiği yerde kumla kurulmuş bozuk bir sisteminiz var.
Düşünüyordum da. Çocukken en büyük eğlencemiz sahilde kumla oynamaktı.
Hindistan cevizi kabukları ve kumla motor yaptığını hatırlıyor musunuz?