Examples of using Basit yolu in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
En basit yolu bulmak.
To find the simplest way.Kehaneti durdurmanın en basit yolu.
So the simplest way to stop the prophecy.En basit yolu çalmak.
The simplest way is to swipe them.Eksik parçayı bulmanın en basit yolu.
Simplest way to find out what's missing.Burada basit yolu kabullendim.
I have embraced the simple way.Combinations with other parts of speech
Onları geri almanın en basit yolu bu.
This is the simplest way to get them back.Size en basit yolu göstereceğim.
Para harcamanın bir sürü basit yolu var.
There are so many simple ways to spend money.Her zaman basit yolu tercih ederim.
I always opt for the simpler path.Teklifsiz ol, bir arkadaş gibi. Basit yolu seç.
Informally, as a friend. The simple way.En basit yolu seni buraya getirmekti.
The simplest way was to bring you here.Sonra karar verdim, ve en basit yolu seçtim.
Then I decided, and chose the simplest way.Bu tuhaftı. Sanırım ilişkiyi bozmanın en basit yolu.
I suppose the simplest way to break it up That's awkward.Bundan kurtulmanın en basit yolu onu geri vermek.
The simplest way out of this is to give it back.Geldiğiniz için sağ olun'' demenin en basit yolu.
It is a nice, simple way to to say'thank you for coming.Kabir gibi birini bulmanın en basit yolu… onu satacak bir düşmanını bulmaktır.
The simplest way to find a pashtun like kabir.Öldürmeyle yüzleşmenin üç basit yolu vardır.
There are three basic ways to face the kill.Bence en basit yolu küçük bir şeyden kendimi tutuklatmak olur.
I believe the simplest way would be to get arrested… something minor.Bir arabayı havaya uçurmanın iki Basit yolu vardır.
There are two basic ways to blow up a car.Bence en basit yolu… küçük bir şeyden kendimi tutuklatmak olur.
Would be to get arrested… something minor. I believe the simplest way.Çünkü bunu yapmanın en basit yolu yürüyüşe çıkmak.
Because the simple way to do that is you go for a walk.Konu bu küçük adam ve belki de size mesaj vermesinin tatlı, basit yolu.
It's about this little guy… and this sweet, simple way of maybe… giving you a message.Sanırım seni tanıtmanın en basit yolu gibi duruyordu.
It seemed like the simplest way to introduce you, I guess.Bana öyle görünüyordu ki, bunu yapmanın en basit yolu.
And it seemed to me that the simplest way to do that was to appear to make Crippen's mistake and run away.Sanırım onları ayırmanın en basit yolu… karının aklına şüphe tohumu ekmek olacak.
I suppose the simplest way to break it up would be to plant a seed of doubt in her mind.Bu zincirleri temsil etmenin en basit yolu, bunları Gantt çizelgesindeki belirli görevler veya zaman aralıklarıyla ilişkili oklar olarak göstermektir.
The simplest way to represent these chains is to depict them as arrows associated with certain tasks or time intervals on the Gantt chart.Bilgisayarın çalışma prensibini anlamanın en basit yolu bilgisayarın tamamıyla ölü olmasıdır.
A simple way of studying the principle of how it works is that a computer is quite dead.Zayıf eşdeğerlik prensibini test etmenin en basit yolu, farklı kütlelerin veya kompozisyonların iki nesnesini vakumda bırakıp aynı anda zemine çarpıp vurmadıklarını görmektir.
The simplest way to test the weak equivalence principle is to drop two objects of different masses or compositions in a vacuum and see whether they hit the ground at the same time.Fakat kendi yöntemimle şiddeti önlemeyi düşünmek çok fazla,en basit yolu bulmak-- Sen benim ortağımı vurdun, sen benim arkadaşımı öldürdün.
But is it too much to think that in my own Kabir gibi birini bulmanın en basit yolu onu satacak bir düşmanını bulmaktır.
The simplest way to find a Pashtun like Kabir is to first find an enemy willing to sell him out.
