BITKISEL Meaning in English - translations and usage examples

• herbal
• vegetable
• plant
• vegetative
• vegetal

Examples of using Bitkisel in Turkish and their translations into English

Daha bitkisel.
More vegetal.

Bitkisel değil.
It's not vegetal.

Tamamen bitkisel.
Purely vegetal.

Bitkisel üreme.
Vegetative propagation.

Tamamen bitkisel!
Completly vegetative!

Bitkisel ilaçlar doğaldır.
Holistic medicine is aboutnature.

Beyin hasarı ve bitkisel.
Brain-damaged and vegetative.

Bunlar bitkisel mantar kökü.
It's a vegetative mushroom root.

Şey durumu stabil ama bitkisel.
Well, he's stable but vegetative.

Ama bitkisel ve çok canlı.
But vegetative, and very much alive.

Çinlilerin hepsi bitkisel hap içer.
All Chinese take herb medicine.

Bitkisel varlığın, vazgeçilmiş hayatın.
Your vegetal existence, your cancelled life.

Virüs muhtemelen bitkisel safhada.
The virus probably is in a vegetative stage.

Bu bitkisel hayat, tabi buna hayat denirse!
We don't know if vegetative life can be called life!

Altı yıldır bitkisel hastalarla çalıştım.
I have worked with vegetative patients for six years.

Bu bitkisel hayat, tabi buna hayat denirse!
Because we don't know if vegetative life is really life!

Tabi buna hayat denirse! Bu bitkisel hayat!
We don't know if vegetative life can be called life!

Altı yıldır bitkisel hastalarla çalışıyorum.
I have worked with vegetative patients for six years.

Bitkisel yiyeceklerdi. Nerede olursan ol bulabileceğin yiyecek.
The food that could be relied on wherever you were was the plant food.

Çocuğun ruhu bitkisel vücudunda hapsoldu.
The child's soul is now trapped inside his vegetative body.

Bitkisel yaratıkların potansiyel silah olarak kullanışlı olduğunu kanıtladı.
The plant creatures have proven their usefulness as potential weapons.

Laboratuvarda beslenen, bitkisel, pratik olarak ölü beyinli.
He's laboratory-bred, vegetative, practically brain-dead.

Tam bitkisel gıdalar insan sağlığına yararlıydı, hayvansal gıdalar ise değildi.
Whole, plant-based foods were beneficial to human health, while animal-based foods were not.

Grangerın durumu ancak bitkisel olarak nitelendirilebilirdi.
Granger's condition could only be described as vegetative.

Dünyadaki tüm bitkisel özelliklerin bir konsantresidir.
It is a concentration of all of the vegetal properties of the Earth.

Ölmeden önce bir çeşit bitkisel trans haline girmişler gibi.
Seem to be in some type of vegetative trance Before they expired.

Neredeyse bütün bitkisel yaşam mahvoldu ve gezegendeki bütün ormanlar öldü.
Nearly all plant life perished and every forest on the planet died.

Yani sadece pişmemiş organik bitkisel besinleri tüketiyorum. Sahi mi?
Really? It means I only eat uncooked organic plant foods?

Reinhardtii türünün bitkisel hücreleri 17 kromozomlu haploidlerdir.
Vegetative cells of the reinhardtii species are haploid with 17 small chromosomes.

Yahudi Maplai, Ezranın bitkisel hayatta yaşayıp kalmasına hazır değildi.
Jew Maplai wasn't ready to leave Ezra to live the rest of his life as a vegetable.