CANTORUN Meaning in English - translations and usage examples

• cantor

Examples of using Cantorun in Turkish and their translations into English

Cantorun yaptığı her şey;
Everything Cantor was doing.

İlginç bir şekilde bu Cantorun endişelenmediği bir şeydi.
Curiously, this was one thing Cantor was not worried by.

Cantorun cüzdanı ve saati eksik.
Cantor's wallet and watch are missing.

Diğer matematikçiler Cantorun çalışmalarını yayınlamasını önlemeye çalıştı.
Other mathematicians, actually tried to prevent Cantor publishing his papers.

Cantorun tanrısı'' yaratıcı tanrı'' ydı.
Cantor's God was the'Creator God.

Ve neden Afrikada olduğumu anlatmaya başladım, Cantorun kümesini görünce çok heyecanlandılar.
And I started explaining why I was there in Africa, and they got very excited when they saw the Cantor set.

Cantorun karısı Danielle, yorum yapmak için müsait değil.
Cantor's wife, Danielle, has been unavailable for comment.

O zamanlar manik depresyonun ya da Cantorun krizlerinde sıkça eşlik ettiği paranoyanın bir tedavisi yoktu.
There was no treatment then for manic depression or indeed for the paranoia that often accompanied Cantor's attacks.

Cantorun kanıtladıklarından bir kaçı listemin ilk onunda olurdu.
I think the couple that Cantor proved would be up there in my top ten.

Ve bu çok tehlikeli bir cindi, çünkü gördüğünüz üzere Cantorun kurcaladığı kavramlar hakikaten, yaradılışı itibarıyla kendinden çelişkilidir.
It was a very dangerous genie because you see, the concepts, that Cantor played with are intrinsically inherently self-contradictory.

Makaleler Cantorun ecstasy ve Viagra konusunda yüksek olduğunu söyledi.
The papers said Cantor was high on ecstasy and Viagra.

Cantorun matematiği ve hayatı arasındaki bağlantıları kurmak için istekliydi.
He was keen to make the connections between Cantor's maths and his life.

Kaynaklar bize Cantorun bir golf kulübüyle bludgeoned edildiğini söylüyor.
Sources tell us Cantor was bludgeoned to death with a golf club.

Cantorun dehası, en büyük matematikçilerin bazılarının günümüz çalışmalarına ilham vermeye devam ediyor.
Today, Cantor's genius continues to inspire the work of some of the greatest mathematicians.

Ve bu sefer, muhtemelen Cantorun hayatındaki en mutlu ve ilham sahibi periyod olmuştur.
And this time, is probably the happiest and most inspired period of Cantor's life.

Şu Cantorun mathematiği bir hastalıktır, elbet bir gün matematiğin tedavi edeceği bir hastalık.
That Cantor's mathematics was a sickness from which one day maths would recover.

Diğer matematikçiler Cantorun çalışmalarının yarattığı paradoxlar yüzünden sıkıntı çekebilirdi.
Other mathematicians would be bothered by the paradoxes that Cantor's work had created.

Cantorun hayatının büyük bir kısmı boyunca olayların gittiği tek yer burası yani üniversitenin reviriydi.
For much of Cantor's life, the only place it was going was here- the university's sanatorium.

Özel malpraktis avukatı Steven Cantorun dar bir sokakta bulunduğu bulundu sabah 3 civarında gece kulübü Chaos arkasında.
The body of private malpractice attorney Steven Cantor was found lying in an alley behind the night club Chaos around 3 in the morning.

Eğer Cantorun bütün gördüğü matematikten ibaret olsaydı hikayesi de sınırlı bir alanının hikayesi olacaktı.
If all that Cantor had seen was mathematics, then his story would be of limited interest.

Gerçekte Cantorun yaptığı… kendisini yavaş yavaş delirtmekti.
And in fact, what Cantor is doing… is driving himself slowly insane.

Ama Cantorun hayatının geri kalan kısmı boyunca boğuştuğu ve tanrının ellerine bırakamayacağı bir problem vardı.
But there was one problem that Cantor couldn't leave in the hands of the Almighty, a problem he wrestled with for the rest of his life.

Gödel, Hilberte Cantorun açığa çıkardığı paradoksu çözmeye çalışmak için katılmıştı.
Gödel had joined Hilbert, in trying to solve the paradoxes, uncovered by Cantor.

Oysa ki, Cantorun bir şeyleri yerinden söktüğü korkusu daha büyük bir hissin parçasıydı, bir zamanlar katı olanların, kaygan hale gelmeleri hissinin.
Where as in fact, the fear that Cantor had dislodged something, was part of a much broader feeling, that things once felt to be solid, were slipping.

Benim görüşüm Cantorun Tanrıyı anlamaya çabaladığı ve bu gerçekten de… matematiksel teoloji gibi bir şeydi.
My view was that Cantor was trying to understand God and that this was really… like a mathematical theology that he was doing.

Bu gün Cantorun manik depresif hastalığından muzdarip olduğunu söyleyebiliyoruz.
Today, we would say Cantor suffered from manic depressive illness.

Burası, Cantorun bütün meslek hayatını geçirdiği üniversitedeki ana ders salonu.
This is the main lecture theatre in the university where Cantor spent his entire professional life.

David Hilbert,'' Cantorun yarattığı cennetten bizi kimse kovamayacaktır'' diyerek Cantorun katkılarının önemini vurgulamıştır.
David Hilbert defended it from its critics by declaring,"No one shall expel us from the paradise that Cantor has created.

Aralarında Norman Cantorun da bulunduğu yirminci yüzyıl tarihçileri, Orta Çağın Yahudiler için her zaman aynı şekilde zorlu bir dönem olduğunu savunan geleneksel düşünceye karşı çıkmaktadır.
The historian Norman Cantor and other 20th-century scholars dispute the tradition that the Middle Ages was a uniformly difficult time for Jews.

Burası büyük matematikçi Georg Cantorun bütün yetişkinlik hayatını geçirdiği ve sonsuzluk terimini anlayıp ona matematiksel bir kesinlik kazandıran ilk insan ünvanını kazandığı yerdi.
It was where the great mathematician Georg Cantor spent all his adult life. And where he became the first person to really understand the meaning of infinity and give it mathematical precision.