KÜÇÜKLER Meaning in English - translations and usage examples S

Adjective
Noun
small
küçük
ufak
küçücük
dar
ufacık
küçükler
junior
küçük
ufaklık
genç
çocuk
jr
ast
ortaokul
çömez
kıdemsiz
küçükler
little
küçük
biraz
ufak
minik
az
azıcık
küçücük
kısa
minors
küçük
ufak
minör
reşit
hafif
önemsiz
küçükler
peewee
ufaklık
küçükler
çocuk
minikler
ufaklar
peeweeymiş
minor
küçük
ufak
minör
reşit
hafif
önemsiz
küçükler
smaller
küçük
ufak
küçücük
dar
ufacık
küçükler
juniors
küçük
ufaklık
genç
çocuk
jr
ast
ortaokul
çömez
kıdemsiz
küçükler

Examples of using Küçükler in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Madenci, küçükler değil!
Miners, not minors!
Küçükler madenci olamaz.
Minors can't be miners.
Merak etmeyin, hepsi çok küçükler.
Don't worry, they're all very, very small.
Çok küçükler, Jacob.
They're so young, Jacob.
Endişelenme Yagami, ben eskiden İngiliz Küçükler şampiyonuydum.
Don't worry, Yagami. I was once the British Junior Champion.
Combinations with other parts of speech
Usage with nouns
Çok küçükler, çok küçük.
Too young, too young.
Küçükler için şirket kuralı.
House rules for minors.
Neye benziyorlar? Küçükler, hafif kırmızı?
Small, a bit red. What are they like?
Küçükler için uygun değildir.
It isn't suitable for minors.
Bu memeler iyi ama küçükler, dikleştirmek lazım.
These breasts are good, but small. They need lifting.
Küçükler futbolunun açılış günü.
Opening day of peewee football.
Martı olamayacak kadar küçükler. Ayrıca beyaz da değiller.
They're too small for seagulls, and they're not white.
Küçükler, hafif kırmızı. Neye benziyorlar?
Small, a bit red. What are they like?
Kızlarımın suratına Küçükler Miss South Side… yazıldı.
My girls have Little Miss South Side written all over their faces.
Küçükler Miss South Side için fotoğraf gerekiyor.
I need to get a photo for Little Miss South Side.
Kızlarımın suratına Küçükler Miss South Side… yazıldı.
Written all over their faces. My girls have Little Miss South Side.
Küçükler deniz akademisine giderken o yaştaydı.
That was when he was in the Junior Nautical Training Academy.
Kızlarımın suratına Küçükler Miss South Side… yazdılar.
Written all over their faces. My girls have Little Miss South Side.
Küçükler ve çamurda yaşıyorlar, ve onları göremiyorsun.
They're tiny and they live in the mud, and you can't see them.
Sadece Kanadalı bir kız küçükler hokey maçında biriyle tanışabilir.
Only a Canadian girl meets a man at a peewee hockey game.
Küçükler beyzbol liginde oğlumla ilginç bir şey oldu.
I had one interesting moment in baseball with my son in Little League.
Peki, o halde, sanırım onu Küçükler Soru Yarışmasında göremeyeceğiz.
Well, then, I guess we won't be seeing him at Junior Quiz Bowl.
O kadar küçükler ki, onları göremiyorum bile.
They're all so small, I can't even see them.
Frederick ve iki arkadaşını küçükler için Mensa toplantısına götürüyormuş.
She was driving him and two of his friends over to a Junior Mensa meeting.
Dünya Küçükler Hentbol Şampiyonasından henüz geldi. Katardaki.
Got back from the World Junior Handball Championship in Qatar. She just.
Ailelerini unutacak kadar küçükler ve sizden baska kimseye… sadakat duymayacaklar.
Young enough to forget their families, and to have no other loyalty than to you.
Ekim 1983, küçükler futbol ligi takım 2-1 yeniyor.
October 1983, junior soccer league team wins 2 to 1.
Ama o kadar küçükler ki, bir türlü bulamıyoruz.
However, they're so small, we can't seem to find them anywhere.
Babam, beni küçükler basketbol ligine dört yaşındayken sokmuştu.
My dad got me into a peewee basketball league when I was 4 years old.
Şimdi çok küçükler ve bütün öğleden sonrayı onları saklayarak geçirdim.
They're very small now, and I spent all afternoon concealing them.
Results: 348, Time: 0.0396

Top dictionary queries

Turkish - English