KULLANABILECEKLERI Meaning in English - translations and usage examples

• to use

Examples of using Kullanabilecekleri in Turkish and their translations into English

Kullanabilecekleri bir şey aldım.
I got them something they would use.

Özel uçak kullanabilecekleri bir yer.
Somewhere that handles private jets.

Kullanabilecekleri birşey. Ellerinde tutabilecekleri.
Something they can use.

Kap kacakla. Kullanabilecekleri şeylerle.
Something they can use Pots and pans.

Kullanabilecekleri şeylerle. Kap kacakla.
Something they can use Pots and pans.

İşler sarpa sardığında kullanabilecekleri bir şey.
Something to use when the going gets tough.

Bu kullanabilecekleri bir şifre yapısı.
It's a code structure they can use.

Makineyi kapatmak için kullanabilecekleri anlamına geliyor.
Which means it could be used to shut down the machine.

Bu kullanabilecekleri bir şifre yapısı.
It's a code structure that they can use.

Ondan kurtulun. Size karşı kullanabilecekleri her şeyden kurtulun.
You scrap anything that they can use against you.

Kullanabilecekleri bir sürü ev var.
They have a lot of places they can use.

Ondan kurtulun. her şeyden kurtulun. Size karşı kullanabilecekleri.
You scrap anything that they can use against you.

Kullanabilecekleri bir cok yerleri var.
They have a lot of places they can use.

Tariq, bizi izlemek ya da duymak için kullanabilecekleri her şeyi etkisiz hale getir.
Tariq, kill everything they can use to see or hear us.

Kullanabilecekleri bilgileri onlara vermeye çalıştım.
To give them knowledge they could use.

Neden onlara bize karşı kullanabilecekleri teknolojiye erişim imkanı verelim?
Why should we give them access to technology they can use against us?

Kullanabilecekleri bilgileri onlara vermeye çalıştım.
I tried to give them knowledge they could use.

Tehditlerini gerçekleştirmek için kullanabilecekleri bir teknoloji mevcut mu?
To carry out such a threat? Is there other technology they could use.

Bunu kullanabilecekleri bir yer aslında yok.
It's nothing that, really, they can make use of.

Sorgulamak için onu dışarı çıkarıyorlar ama aleyhine kullanabilecekleri hiçbir şey yok.
They're taking her outside for questioning, but there's nothing they can hold her on.

Size karşı kullanabilecekleri her şeyden kurtulun.
You scrap anything that they can use against you.

Bizimle işleri düştüğü zaman işbirliği yapıyorlar. Federalleri istedikleri zaman kullanabilecekleri bir araç sanıyorlar.
They think us feds are tools for them to use whenever they want.

Japonlara kullanabilecekleri hiç bir şey bırakılmayacak.
Nothing left that the Japanese will be able to use.

Dağı, bizim olmadan önce kullanabilecekleri… son hafta sonu olduğunu biliyorlar.
They know it's their last weekend to use the mountain before it's ours.

Kullanabilecekleri doğal bir kaynak olarak görüyor. Çoğu kişi hâlâ hayvanları.
As part of the natural resources that they can use. Many people still see animals.

Dağı, bizim olmadan önce kullanabilecekleri… son hafta sonu olduğunu biliyorlar.
Before it's ours. They know it's their last weekend to use the mountain.

Ona karşı kullanabilecekleri ailesi, eşi veya çocukları var mıymış?
Any family, spouse, or children they can use against him?

Yanlışlıkla bile size karşı kullanabilecekleri herhangi bir şey getirmediğinizden emin olun.
Just to make sure you don't accidentally bring in anything that might be used against you.

Sana karşı kullanabilecekleri bir şeyi işe götürme.
You don't want to take in anything that they can use against you.

Öğrencilerin, bunu kullanabilecekleri zaman oldukça heyecanlandıklarını gördük.
We find that students get very excited when they can use this.