ONUNLA GITMEK Meaning in English - translations and usage examples

• to go with him

Examples of using Onunla gitmek in Turkish and their translations into English

Onunla gitmek.
Going with him.

Sadece onunla gitmek.
Just go with it.

Onunla gitmek istiyorum.
I want to go to her.

Görüşürüz. Onunla gitmek istiyorum.
I want to go with him. Bye.

Onunla gitmek istiyorum.
I want to go with her.

Çünkü ben daha çok,'' Onunla gitmek eğlenceli olmalı.
Because I was like,"It would be fun to go with him.

Onunla gitmek zorundayız.
We have to go with him.

Alışılageldik bir şey olmadığını biliyorum ama onunla gitmek istiyorum.
I know it's unusual, but I would like to go with him.

Ben de onunla gitmek istiyorum.
I wanna go with him.

Babam her ava gittiğinde ben de onunla gitmek isterdim.
When my pa would leave to go on the hunt, I always wanted to go with him.

Ama onunla gitmek istiyorum.
But I wanna go with him.

Yapılacak doğal şey, onunla gitmek ve soru sormamak olurdu.
The normal thing to do would be to go with him and not ask questions.

Onunla gitmek zorunda değilsin.
You don't have to go with him.

Eğer onunla gitmek istiyorsan.
If you wanted to go with her.

Onunla gitmek zorunda değilsin.
You don't have to go with her.

Hadi ama, onunla gitmek istediğini söyle.
Come on, tell him you want to go out with him.

Onunla gitmek istediğimi söylemedim.
I never refused to go with him.

Ama… onunla gitmek istiyorum.
I want to go with him. But.

Onunla gitmek aklıma bile gelmedi.
I didn't even think to go with her.

Hep onunla gitmek zorunda kaldım.
I always had to go with him.

Onunla gitmek istediğimi hiç söylemedim.
I never refused to go with him.

Kim, onunla gitmek zorunda değilsin.
Kim, you don't have to go with him.

Onunla gitmek istiyormusun, istemiyor musun?
You don't want him to, do you?

Oraya onunla gitmek istiyordun, değil mi?
You wanted to go to this with her, didn't you?

Onunla gitmek istedim ama çok meşguldüm.
I intended to go with her, but I was too busy.

Alex, onunla gitmek istemeni anlıyorum.
Alex, I'm beginning to feel you want to go with him.

Onunla gitmek oldukça gurur vericiydi. Bilirsin.
You know. I was quite proud to go with him.

Onunla gitmek oldukça gurur vericiydi. Bilirsin.
I was quite proud to go with him." You know.

Onunla gitmek isteyen varsa şimdi gidebilir.
Anyone else who want to go with him, you can go now.

Onunla gitmek istedim ama çok tedbirli olduğunu gördüm.
I wanted to go with him, but I found him to be very cautious.