Examples of using Sorular soruyor in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bir kız hakkında sorular soruyor.
Francine sorular soruyor ve ona ne diyeceğimi bilmiyorum.
Her zaman saçma sorular soruyor.
He's asking all the usual bullshit.İnsanlar sorular soruyor.- Korkuyorum.
I'm getting frightened. People are asking questions.Neyi? Eğer öğrenirse… Sorular soruyor.
Asking questions. If he finds out… what?Combinations with other parts of speech
Birisi senin hakkında sorular soruyor.- Son birkaç gündür.
There's been someone around asking questions about you the last few days.Nick, Nick…- Bana tava ve tavuk hakkında sorular soruyor.
The pan,-Hey, Nick, Nick… He's asking me about.Başsavcı sorular soruyor.
The Attorney General's asking questions.Buraya geldiğimden beri peşimde, durmadan sorular soruyor.
He's been on my back since I got here, always asking questions.Onu anlamıyorsunuz. Sorular soruyor size.
Şu ikisi caddede takılıp kız kardeşine sorular soruyor.
Asking questions. There's two more up the street at your sister's house.Herkes bana bakıp sorular soruyor.
Everyone's looking at me asking questions.Çok önemli. Sabah 8de alarm çalıp… bana sorular soruyor.
Sabah 8de alarm çalıp… bana sorular soruyor. Çok önemli.
It's important. It goes off at 8:00 and it asks me these questions.Çok önemli. Sabah 8de alarm çalıp… bana sorular soruyor.
And it asks me these questions.- It's important. It goes off at 8:00.Sabah 8de alarm çalıp… bana sorular soruyor. Çok önemli.
It goes off at 8:00… and it asks me these questions. It's important.Çok önemli. Sabah 8de alarm çalıp… bana sorular soruyor.
It goes off at 8:00… and it asks me these questions.- It's important.Sabah 8de alarm çalıp… bana sorular soruyor. Çok önemli.
And it asks me these questions.- It's important. It goes off at 8:00.Son birkaç gündür… birisi senin hakkında sorular soruyor.
There's been someone around asking questions about you the last few days.Çizmelerinin içindeki ben olsam, ben de sorular soruyor olurdum.
If I were in your shoes, I would be asking questions, too.Sully hakkında kitap yazıyormuş. Mickey hakkında sorular soruyor.
She's writing a book about Sully and asking questions about the old man.Nick…- Bana tava ve tavuk hakkında sorular soruyor.
The pan,- He's asking me about.En eğitimli restoran eleştirmenleri bile bana çok tuhaf sorular soruyor.
Even the most educatedrestaurant critics ask me some really bizarre questions.Nick…- Bana tava ve tavuk hakkında sorular soruyor.
He's asking me about the stuff, the pan.Önemli. Doktor arkadaşın bana sorular soruyor.
It's important. Your doctor friend's been asking me questions.Nick, Nick…- Bana tava ve tavuk hakkında sorular soruyor.
Nick, Nick… He's asking me about the stuff, the pan.İki genç avukatsınız ve gazeteciler size sorular soruyor. Buyurun.
Please.- Two young lawyers, reporters asking you questions.İki genç avukatsınız ve gazeteciler size sorular soruyor. Buyurun.
Two young lawyers, reporters asking you questions.- Please.Ama Amerikan bakış açısıyla ele alırsak, biz sorular soruyor olurduk.
But from an American perspective, well, we would be asking questions.Burnunu hep bir yerlere sokuyor onu ilgilendirmeyen sorular soruyor.
She's always sticking her head where it doesn't belong, asking questions that don't concern her.
