ZOR BIR PROBLEM Meaning in English - translations and usage examples

• difficult problem
• a hard problem
• tough problem

Examples of using Zor bir problem in Turkish and their translations into English

Şu anda, zor bir problem.
Now, a difficult problem.

Zor bir problemle yüz yüze geldim.
I am confronted with a difficult problem.

O, çok zor bir problemdi.
It was a most difficult problem.

Bu benim çözemeyeceğim kadar çok zor bir problem.
This is too hard a problem for me to solve.

Bu zor bir problemdir.
This is a difficult problem.

Sanirim, bu biraz daha zor bir problem.
This is, I think, a more difficult problem.

Ve zor bir problem yapalim.
So let's do a hard problem.

Bu bize çözülmesi zor bir problem yaratıyor.
Which creates a difficult problem for us.

Bu zor bir problem çünkü su her yere dökülüyor, ama bunu yapabilir.
It's a hard problem because the water sloshes about, but it can do it.

Çözmesi zor bir problemdi.
It was a difficult problem to solve.

Şimdi düşünürseniz, GPS ve radar dan önceki dönemde bu gerçekten zor bir problem.
Now if you think about it, in the age before GPS and radar, that was obviously a really difficult problem.

O kadar da zor bir problem değil.
It's not that hard a problem.

Bana çözmem için nasıl bu kadar zor bir problem verir?
How could she give me such a tough problem to solve?

Şimdi size zor bir problem vereceğim xin gsinin hsi nedir?
Now I'm going to give you a tough problem. What is h of g of x?

Ama sadece bu iki bilgi ile daha zor bir problemi çözebiliriz.
But just knowing only these two pieces of information, we were able to solve a harder problem.

Ama daha zor bir probleme geçeceğiz, ve bu konuda takıldığımız bir problem olacak.
But I was given an even more difficult problem, and that's what we're going to tackle in this.

Aslında bunun çok kolay olduğunu fark edeceksiniz.. ilk başta çok zor bir problem gibi görünüyor.
Because I think you're going to find out that it's actually pretty straightforward. At first it seems like a really tough problem.

Çözmesi zor bir problemdi.
It was a problem difficult to solve.

Kuantum algoritma rastgele seçilen elementlerin periyodu için formula_29 kullanılır, sıralı-bulgu bir klasik bilgisayarın zor bir problemidir.
The quantum algorithm is used for finding the period of randomly chosen elements formula_29, as order-finding is a hard problem on a classical computer.

Şu anda, zor bir problem.
Now we are presented with a difficult problem.

Sizi, insan kafatası içindeki yazılımı kavramaya çalışıyor böylece bundan sonra hangi filmi izlemek isteyebileceğinizi öneriyor-- ki bu da çok çok zor bir problem.
It's trying to get a grasp on you, on the firmware inside the human skull, so that it can recommend what movie you might want to watch next-- which is a very, very difficult problem.

Bu çocuklar… çok zor bir problem çözdüklerini sanıyor.
They're solving a really hard problem. These kids, they… they really think.

Şimdi de zor bir problemin kademeli bir çözümü olan bu durumun fiziksel parabolüne bakalım.
And now let's look at a physical parable for this gradualistic solution to a difficult problem.

Muhtemelen, aciliyet hissi… biraz korku; fakat yoğun bir konsantrasyon… gerçekten zor bir problemi çözmek için derinlemesine bir odaklanma duygusu görüyorsunuz.
You probably see the sense of urgency, a little bit of fear, but intense concentration, deep, deep focus on tackling a really difficult problem.

General Eisenhowera göre( Amerikanın 34. Başkanı) zor bir problemin sınırlarını genişletmek bu sınırların daha çok seçenek ve sinerjiyle kuşatılması sayesinde problemi daha çözülebilir hale getirir.
General Eisenhower reputedly said that enlarging the boundaries of a tough problem makes it soluble by encompassing more options and more synergies.

Fakat iz bırakmak isteyen her bilim insanı gibi, zor bir problem seçerek, bunu çözüme kavuşturması gerektiğinin de farkındaydı.
But like every scientist, she appreciated that to make her mark, what she needed to do was find a hard problem and solve it.

Bu bize çözülmesi zor bir problem yaratıyor. Teşekkür ederim.
Which creates a very difficult problem for the Enterprise. Thank you.

PElektronun radyanı meselesi modern teorik fiziğin zorlu bir problemidir.
The issue of the radius of the electron is a challenging problem of the modern theoretical physics.

Bazen karşımıza zorlu bir problem çıktığı zaman cevabı beyin bulamaz kalp bulur.
Sometimes, when we're faced with an intractable problem. It's not the brain that can solve it. It's the heart.

Doktora çalışmaları sırasında akıl hocaları Dirac ve Feynman gibi alimlere kafa tutan zorlu bir problemi bir yıl içerisinde çözmesi için ona meydan okudular.
During his doctoral studies, his mentors challenged him to solve within one year an intractable problem which had defied such great minds as Dirac and Feynman.