BLAUÄUGIG ne Demek Turkce - Turkce Çeviri S

Sıfat
mavi gözlü
blaue augen
blue eyes
von blue eye
blauen lidschatten
saf
naiv
rein
pur
leichtgläubig
reinheit
ist
schiere

Blauäugig Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Blond, blauäugig.
Sarışın, mavi gözlü.
Blauäugig- Blue Eyed.
Mavi gözlü blue eyed.
Ist Trump so blauäugig?
Trump o kadar saf mı?
Der blauäugige Drache.
Mavi gözlü ejderha.
Ihr Soul ist blauäugig".
Üye Olunuz ruhun derisidir.''.
Blauäugig: Schau mich jetzt an!
Nusret: Bak şimdi beni seyret!
Herr John, der blauäugige teufel.
Bay Johns mavi gözlü şeytan.
Wie blauäugig war eigentlich der Richter?
Yargıç Sah ne kadar zeki ya?
Du kannst mich jetzt blauäugig nennen.
Şimdi bana gıcık diyebilirsiniz.
Sehr blauäugig und sehr schnell verliebt.
Çok romantiktir ve çok çabuk aşık olur.
Alles andere zu glauben ist einfach blauäugig.
Başka bir şeye inanmak basitçe saflıktır.
Ohoz Azules- blauäugig vom Ozean.
Ohoz Azules- okyanustan mavi gözlü.
So blauäugig bin ich nicht, das zu glauben.
Oysa ben buna inanacak kadar saf değilim.
All meine Charaktere waren weiß und blauäugig.
Bütün karakterlerim, beyaz tenli ve mavi gözlüydü.
Ein großer, blauäugiger… Ich verstehe!
Uzun boylu, mavi gözlü… Anladım!
GÖKÇE 1. Schön- 2. prächtig, aufällig- 3. heldenhaft,mutig- 4. blauäugig.
GÖKÇE 1. Güzel- 2. gösterişli- 3. Yiğit,cesur- 4. Mavi gözlü.
Zwei blauäugige Teufel weniger auf der Welt.
Dünyada iki mavi gözlü şeytan eksildi.
Ihr seid alle arschblond und blauäugig außer mir.
Benim haricinde hepimiz, sarı ve mavi gözlüsünüz.
Clark ist kein blauäugiger, blonder DiLaurentis Junge.
Clark mavi gözlü sarışın bir DiLaurentis değil.
All die Jahre, die Daphne so blond und blauäugig aufgewachsen ist?
Bunca yıldır sarışın ve mavi gözlü Daphneyi büyütürken ne düşündün?
Ein blauäugiges Milchgesicht, wie ein Chorknabe.
Mavi gözlü, bebek suratlı biri işte. Kilise korosu çocuğu gibi.
Du meinst es ernst. Ein blauäugiges Mädchen aus der Ersten.
Ama eminim mavi gözlü bir Birinci Mevki kızı Bayağı ciddisin.
Laut dem ehrwürdigen Elijah Muhammad war Gott nicht blond und blauäugig.
Hz. Elijah Muhammed bize İsanın sarışın ve mavi gözlü olmadığını öğretti.
Die Fünflinge sind alle blond, blauäugig und haben was Seltsames.
Ve garip bir şey var. Beşizlerin hepsi Kafkas, mavi gözlü.
Ist mein blauäugiger Engel, der mich vor Schaden beschützt. Und das.
O da beni tehlikeden koruyacak, mavi gözlü meleğim. Ve bu da.
Da habe ich diesen Surfer getroffen.Blond, blauäugig, braungebrannt, ja?
Sörfçünün tekiyle tanıştım;sarışın, mavi gözlü, yanmış falan yani tamam mı?
Ich hab mein Geld blauäugig für Essen und Heizkosten rausgeschmissen.
Haklısın. Maaşımı sersem gibi yiyecek ve ısınma için harcıyorum.
Übel riechender, weißer Mann. Dieser Mann ist zufällig ein alter, blauäugiger, blonder.
O adam yaşlı, mavi gözlü, sarışın,… nefesi kötü kokan bir beyaz adam.
Einen blonden, blauäugigen Jesus anzubeten. Und du hast ihm geglaubt.
Sarışın mavi gözlü İsaya inanmanı söyledi, beyaz derili ve inandın.
Doch jede Politik, die auf solche Eigenverantwortung setzt, ist blauäugig.
Fakat bu tür bir kişisel sorumluluğa umut bağlayan her türlü politika budalalık olur.
Sonuçlar: 30, Zaman: 0.2829
S

Blauäugig eşanlamlıları

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce