Davut ve Süleyman başarılı birer Yahudi Krallarıdırlar.
Und Wir ließen David und Salomo Wissen zukommen.
Biz Davuda ve Süleymana ilim verdik.
David und Salomo betrieben und, so die Wissenschaftler, auch vom.
Dâvûd ile Süleymana da( lutfettik), hani onlar.
Und Wir ließen David und Salomo Wissen zukommen.
Andolsun ki biz, Davuda ve Süleymana ilim verdik.
Und David und Salomo richteten über den Acker, worin sich die Schafe eines Volkes zur Nachtzeit verliefen und weideten; und Wir waren Zeugen ihres Urteilspruches.
Ve Dâvud ile Süleyman… Hani, halkın davarının yayıldığı ekinler hakkında hüküm veriyorlardı da biz hükümlerine tanıklar olmuştuk.
Und Wir ließen David und Salomo Wissen zukommen.
Andolsun ki biz Davuda ve Süleyamana bir ilim verdik.
UndDavid und Salomo richteten über den Acker, worin sich die Schafe eines Volkes zur Nachtzeit verliefen und weideten;und Wir waren Zeugen ihres Urteilspruches.
Davud ve Süleyman da milletin koyunlarının yayıldığı bir ekin hakkında hüküm veriyorlarken, Biz onların hükmüne şahiddik.
Und wir haben doch(seinerzeit) dem David und Salomo Wissen gegeben.
Andolsun ki biz Davuda ve Süleyamana bir ilim verdik.
UndDavid und Salomo sind nur noch mythische Heldengestalten.
Davud ve Süleyman bunların en önemlisidir.
Und(erwähne) David und Salomo, als sie über das Saatfeld urteilten.
Bir zaman Dâvud ve Süleyman, bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı.
Und(erwähne) David und Salomo, als sie über das Saatfeld urteilten. Darin waren die Schafe der Leute nachts eingebrochen und hatten sich ausgebreitet.
Davud ve Süleyman da; hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı ekin-tarlaları konusunda hüküm yürütüyorlardı.
Königen Saul, David und Salomo fanden sie Anschluss an die damalige.
Süren Saul, Davut ve Süleymanla beraber Birleşik Krallık da son buldu.
Beiden, David und Salomo, gewährten Wir Urteilsvermögen und Wissen.
Elmalılı( sadeleştirilmiş- 2): Andolsun ki biz, Davuda ve Süleymana bir ilim verdik.
Und(erwähne) David und Salomo, als sie über das Saatfeld urteilten.
Davud ile Süleymanı da… Hani bir defasında onlar bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı.
Wir gaben David und Salomo Wissen, und beide sagten:" Alles Lob gebührt Allah, Der uns erhöht hat über viele Seiner gläubigen Diener.
Biz Davuda ve Süleymana bilgi vermiştik de,'' Bize, inanan kullarının birçoğundan daha fazla bağışta bulunan ALLAHa övgüler olsun,'' demişlerdi.
Wir gaben David und Salomo Wissen, und beide sagten:" Alles Lob gebührt Allah, Der uns erhöht hat über viele Seiner gläubigen Diener.
Biz, Davûda da Süleymanada bir ilim verdik. Onlar şöyle dediler:'' Bizi, mümin kullarının bir çoğundan üstün kılan Allaha hamd olsun.
Und wahrlich, Wir gaben David und Salomo Wissen, und beide sagten:" Alles Lob gebührt Allah, Der uns erhöht hat über viele Seiner gläubigen Diener.
And olsun ki, Davuda ve Süleymana ilim verdik. İkisi'' Bizi mümin kullarının çoğundan üstün kılan Allaha hamdolsun'' dediler.
Und Wir ließen David und Salomo Wissen zukommen. Und sie sagten:«Lob sei Gott, der uns vor vielen seiner gläubigen Diener bevorzugt hat!».
Andolsun biz, Davuda ve Süleymana bir ilim verdik de onlar:'' Bizi inanan kullarından birçoğuna üstün kılan Allaha hamdolsun.'' dediler.
Und wahrlich, Wir gaben David und Salomo Wissen, und beide sagten:" Alles Lob gebührt Allah, Der uns erhöht hat über viele Seiner gläubigen Diener.
Andolsun ki biz, Davuda ve Süleymana ilim verdik. Onlar: Bizi, mümin kullarının birçoğundan üstün kılan Allaha hamd olsun, dediler.
Und Wir ließen David und Salomo Wissen zukommen. Und sie sagten:«Lob sei Gott, der uns vor vielen seiner gläubigen Diener bevorzugt hat!».
Biz Davuda ve Süleymana bilgi vermiştik de,'' Bize, inanan kullarının birçoğundan daha fazla bağışta bulunan ALLAHa övgüler olsun,'' demişlerdi.
Und wahrlich, Wir gaben David und Salomo Wissen, und beide sagten:" Alles Lob gebührt Allah, Der uns erhöht hat über viele Seiner gläubigen Diener.
Andolsun biz, Davuda ve Süleymana bir ilim verdik de onlar:'' Bizi inanan kullarından birçoğuna üstün kılan Allaha hamdolsun.'' dediler.
Und wahrlich, Wir gaben David und Salomo Wissen, und beide sagten:" Alles Lob gebührt Allah, Der uns erhöht hat über viele Seiner gläubigen Diener.
Ve andolsun ki biz, Davuda ve Süleymana bilgi verdik ve hamdolsun Allaha ki dediler, bizi inanan kullarının çoğundan üstün etti.
Und(erwähne) David und Salomo, als sie über das Saatfeld urteilten. Darin waren die Schafe der Leute nachts eingebrochenund hatten sich ausgebreitet. Und Wir waren bei ihrem Urteil zugegen.
Davud ve Süleyman da milletin koyunlarının yayıldığı bir ekin hakkında hüküm veriyorlarken, Biz onların hükmüne şahiddik.
UndDavid und Salomo richteten über den Acker, worin sich die Schafe eines Volkes zur Nachtzeit verliefen und weideten; und Wir waren Zeugen ihres Urteilspruches.
Davud ve Süleyman da; hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı ekin-tarlaları konusunda hüküm yürütüyorlardı. Biz onların hükmüne şahid idik.
UndDavid und Salomo richteten über den Acker, worin sich die Schafe eines Volkes zur Nachtzeit verliefen und weideten; und Wir waren Zeugen ihres Urteilspruches.
Davud ile Süleymanı da( an); hani onlar, toplumun davarının yayıldığı bir ekin hakkında hükmediyorlardı, biz de onların hükümlerine tanık idik.
Deutsch
English
Български
Český
Dansk
Ελληνικά
Español
Français
Hrvatski
Italiano
Nederlands
Polski
Русский
Svenska
عربى
বাংলা
Suomi
עִברִית
हिंदी
Magyar
Bahasa indonesia
日本語
Қазақ
한국어
മലയാളം
मराठी
Bahasa malay
Norsk
Português
Română
Slovenský
Slovenski
Српски
தமிழ்
తెలుగు
ไทย
Tagalog
Українська
اردو
Tiếng việt
中文