EIGENE ART ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• kendi türünü
• kendi tarzlarında
• kendi yolunu
• kendi türüne

Eigene art Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Du würdest deine eigene Art verraten?
Kendi türüne hainlik edeceksin?

Vielleicht ist es Zeit, dich neu zu konzentrieren, auf deine eigene Art.
Belki de artık kendi türüne odaklanma zamanıdır.

Ein Gürtler, der seine eigene Art ausbeutet.
Kendi türünü avlayan bir Kuşaklısın.

Ich möchte meine eigene Art, Rosen aus Wellpappe herzustellen, mit Ihnen teilen.
Seninle oluklu kâğıttan güller yapmanın kendi yolunu paylaşmak istiyorum.

Widerstandsfähiger als die eigene Art.
Ama kendi türüne karşı daha agresiftir.

Sie haben sogar eine eigene Art von Hundeküssen.
Hatta kendi tarzlarında köpek öpüşmeleri bile var.

Ihre eigene Art zum persönlichen Vorteil jagen, für Geld, das ist… das ist ein neues.
Şahsi çıkarların ve para için kendi türünü avlamak. Bu çok farklı bir alçaklık.

Kein Tier würde seine eigene Art ausrotten.
Hiçbir hayvan kendi türüne işkence yapmaz.

Zum Vergleich, unsere eigene Art, Homo sapiens, gibt es schon seit weniger als 500,000 Jahre.
Karşılaştırma için kendi türümüz, Homo sapiens, etrafta 500,000 yıldan az.

Jeder Sänger muss seine eigene Art finden.
Her şarkıcının kendi tarzını bulması lazım.

Jedes Monster hat seine eigene Art des Kampfes, und es kann Überraschungsangriff überraschen.
Her canavar savaş kendi tarzı vardır ve bu sürpriz saldırı şaşırtabilir.

Mordet nur der Mensch seine eigene Art.
Tanrının tüm yaratıkları içinde… yalnızca insan, kendi türünü öldürüyor.

Wir haben unsere eigene Art, die Dinge zu sehen.
Bir şeyleri takip etmek için kendi yöntemlerimiz var.

Mordet nur der Mensch seine eigene Art.
Tanrının bütün yaratıkları içinde sadece insanoğlu kendi türünü öldürüyor.

Und wir haben unsere eigene Art, die Dinge anzugehen.
Burada işleri yapmak için kendi yöntemlerimiz var, Hayatıım.

Der Mensch ist wohl das einzige Lebewesen, das seine eigene Art so hasst.
Kendi türünden bu kadar nefret edebilen tek canlı, insandır herhâlde.

Murtagh hatte seine eigene Art, Aufmerksamkeit auf sich zu ziehen.
Murtaghın da kendine özgü ilgi çekme yöntemi vardı.

In einem Moment werde ich die unumstössliche Wahrheit auf meine ganz eigene Art aufdecken.
Kısa bir süre içinde inkâr edilemez olan gerçeği kendi yolumla ortaya çıkaracağım.

Aber im Allgemeinen isst man seine eigene Art nicht aus energetischen Gründen.
Ama genel olarak bir varlık enerjik nedenlerden ötürü kendi türünü yemez.

Du willst die Beschützerin deiner Blutlinie sein… aber dann tötest du aus Machtgier deine eigene Art.
Neslinin koruyucusu olmayı arzuluyorsun lakin, güç peşinde kendi türünü katlediyorsun.

Vielleicht weil er seine eigene Art bevorzugt.
Belki de kendi türüyle görüşmek istiyordur.

Wir opfern unsere eigene Art den Ba'ul, anstatt uns zu fragen, ob wir wie sie sein könnten.
Onlar gibi olabilmeyi talep etmek yerine… kendi türümüzü Baula kurban ediyoruz.

Ich absolviere auch meine eigene Art von Training.
Ben de kendi tarzım bir eğitimden geçiyorum.

Jedes Land hat seine eigene Art von Konstruktionen und ist eine Kunst, die im Laufe der Zeit entwickelt.
Her ülke yapıların kendi yolu vardır ve zamanla geliştikçe bir sanattır.

Wozu seid ihr gut, wenn ihr eure eigene Art nicht riecht?
Kendi türünüzü bile kokusundan fark edemiyorsanız neye yararsınız siz?

Jeder Mensch hat seine eigene Art, Stress zu überwinden: Einige hören klassische Musik, andere treiben Sport.
Herkesin stresin üstesinden gelmek için kendi yolları vardır- bazıları klasik müziği dinlerken bazıları egzersiz yaparlar.

Und ganz nebenbei sollen wir unsere ganz eigene Art entwickeln, nicht nur einfach Joes Geschichte kopieren.
Ayrıca kendi tarzımızı yaratmamız gerekiyor. Sadece Joenun hikâyesini kopyalamamız değil.

Was ist Kannibalismus? Fressen von Individuen der eigenen Art.
Cannibalism[ yamyamlık, kanibalizm] Kendi türünü yemek.

Wie kannst du das deiner eigenen Art antun?
Bunu kendi türüne nasıl yaparsın?

Sui generis, auf Latein:„eigener Art“, nicht mit irgendetwas zu vergleichen.
Sui generis, Latince« kendine özgü», hiçbir şeyle karşılaştırılması mümkün olmayan.