EINEN ALTAR ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

Einen altar Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Ecclesiastic category close
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Einen Altar?
Altar mı?
Er baute dort einen Altar für Jehova.+.
Orada Yehova için bir sunak yaptı.+.
Einen Altar;
Altar için;
Ein Wort: Eifere für Gott und baue ihm einen Altar.
Gelecegini ve Allaha yakin bir elci olacagini.
Sie hat einen Altar für ihn gemacht wie auch für all die anderen.
Trish de tıpkı kaybolan diğer çocuklarda olduğu gibi, onun için bir sunak hazırladı.
Ich erinnere mich an ein Kreuz und einen Altar.
Bir haç ve bir Altar* gördüğümü hatırlıyorum.
Wir haben einen Altar, davon nicht Macht haben zu essen, die der Hütte pflegen.
Bir sunağımız var ki, tapınma çadırında hizmet edenlerin ondan yemeye hakları yoktur.
Das ist aufregend. Wir können deiner Frau einen Altar machen, damit ihre Seele dich findet.
Heyecan verici. Ruhu seni bulabilsin diye karına bir sunak yapabiliriz.
Es gibt einen Altar mit einem Zeichen, das so ähnlich aussieht wie das Zeichen dieses Bogenschützenvereins.
İşaretlerin olduğu bir sunak var. Aynı o adamların kullandığı şekle benziyor.
Sa 24:25 Und David baute dort dem HERRN einen Altar und opferte Brandopfer und Heilsopfer*.
Sa.24: 25 Davut orada RABbe bir sunak kurup yakmalık sunuları* ve esenlik sunularını* sundu.
Wir haben einen Altar: diejenigen, die in der Wohnung dienen nicht dazu berechtigt, von ihr zu essen.
İbr.13: 10 Bir sunağımız var ki, tapınma çadırında hizmet edenlerin ondan yemeye hakları yoktur.
Da schrieb Mose alleWorte des HERRN und machte sich des Morgens früh auf und baute einen Altar unten am Berge mit zwölf Säulen nach den zwölf Stämmen Israels.
Musa RABbin bütün buyruklarını yazdı.Sabah erkenden kalkıp dağın eteğinde bir sunak kurdu, İsrailin on iki oymağını simgeleyen on iki taş sütun dikti.
Und baute daselbst einen Altar und hieß die Stätte El-Beth-El, darum daß ihm daselbst Gott offenbart war, da er floh vor seinem Bruder.
Bir sunak yaparak oraya El-Beytel adını verdi. Çünkü ağabeyinden kaçarken Tanrı orada kendisine görünmüştü.
Und der König Ahas zog entgegen Thiglath-Pileser, dem König zu Assyrien,gen Damaskus. Und da er einen Altar sah, sandte der König Ahas desselben Altars Ebenbild und Gleichnis zum Priester Uria, wie derselbe gemacht war.
Kral Ahaz, Asur Kralı Tiglat-Pileseri karşılamak için Şama gittiğinde,oradaki sunağı gördü. Aynısını yaptırmak için sunağın bütün ayrıntılarını gösteren bir planı ve maketi Kâhin Uriyaya gönderdi.
Einen Altar von Erde mache mir, darauf du dein Brandopfer und Dankopfer, deine Schafe und Rinder opferst. Denn an welchem Ort ich meines Namens Gedächtnis stiften werde, da will ich zu dir kommen und dich segnen.
Benim için toprak bir sunak yapacaksınız. Yakmalık ve esenlik sunularınızı, davarlarınızı, sığırlarınızı onun üzerinde sunacaksınız. Adımı anımsattığım her yere gelip sizi kutsayacağım.
Und David sprach zu Ornan: Gib mir den Platz der Tenne, daß ich einen Altar dem HERRN darauf baue; um volles Geld sollst du ihn mir geben, auf daß die Plage unter dem Volk aufhöre.
Davut Ornana, ‹‹RABbe bir sunak kurmak üzere harman yerini bana sat›› dedi, ‹‹Öyle ki, salgın hastalık halkın üzerinden kalksın. Harman yerini bana tam değerine satacaksın.››.
Und Uria, der Priester, baute einen Altar und machte ihn, wie der König Ahas zu ihm gesandt hatte von Damaskus, bis der König Ahas von Damaskus kam.
Kâhin Uriya, Kral Ahaz Şamdan dönünceye kadar, onun göndermiş olduğu maketin tıpkısı bir sunak yaptı.
Sie standen alle um einen Altar. Und einer hielt ein langes Messer mit einem Schlangenkopf auf dem Griff. Mit Rubinaugen.
Hepsi mihrabın çevresinde duruyorlardı,… ve birinin elinde, sapı yakut gözlü bir yılan şeklindeki uzun bir bıçak vardı.
Und David baute daselbst dem HERRN einen Altar und opferte Brandopfer und Dankopfer. Und da er den HERRN anrief, erhörte er ihn durch das Feuer vom Himmel auf den Altar des Brandopfers.
Davut orada RABbe bir sunak kurup yakmalık sunuları ve esenlik sunularını sundu. RABbe yakardı. RAB yakmalık sunu sunağında gökten gönderdiği ateşle onu yanıtladı.
Ist da ein Altar. Aber jetzt.
Ama şimdi de… bir sunak var.
Wieder ein Altar.
Bir başka altar.
Ist da ein Altar. Aber jetzt.
Ama şimdi… bir sunak var.
Das war wie ein Altar.
Bu, bir altar gibi bezenmiş.
Vielleicht ein Altar oder ein Symbol.
Belki bir sunaktır… ya da bir şeyin sembolü.
Und alles lag unterm Berg begraben… Vermutlich war sie eher ein Altar statt ein Königsgrab.
Kraliyet mezarlığı yerine sunak olarak kullanılmış olması daha muhtemel. Fuji Dağının altındaysa.
In der Regel repräsentiert ein Altar religiösen Glauben.
Genellikle altar dini inançları temsil eder.
Wie ein Altar, eine Erinnerung.
Tapınak gibi. Hatırlatma.
Balak tat, wie ihm Bileam sagte, undopferte je auf einem Altar einen Farren und einen Widder.
Balak onun dediğini yaptı,her sunağın üstünde birer boğayla koç sundu.
Balak tat, wie ihm Bileam sagte; und beide,Balak und Bileam, opferten je auf einem Altar einen Farren und einen Widder.
Balak onun dediğini yaptı.Balakla Balam her sunağın üstünde birer boğayla koç sundular.
Und Gott begegnete Bileam;er aber sprach zu ihm: Sieben Altäre habe ich zugerichtet und je auf einem Altar einen Farren und einen Widder geopfert.
Tanrı Balama göründü. Balam Tanrıya,‹‹Yedi sunak kurdum, her sunağın üstünde birer boğayla koç sundum›› dedi.
Sonuçlar: 30, Zaman: 0.0347

"einen altar" nasıl bir cümlede kullanılır

Maryann lässt sich einen Altar aus Gemüse und Fleisch bauen.
Jeder ernsthafte spirituelle Aspirant sollte bei sich einen Altar haben.
Ich möchte auf ihm einen Altar für den Herrn errichten.
Hm, da müsste es ja noch irgendwo einen Altar geben.
Die Fundamente und einen Altar gibt es noch von der St.
Pantaleon in Köln, der im Jahre 1681 zusätzlich einen Altar stiftete.
Die Hirten versammeln sich um einen Altar und beten zu Pan.
Ein kunsthistorischer Vortrag beleuchtet einen Altar von Lucas Cranach d. Ä.
Man richtete ihr nicht allein einen Altar zu Ehren auf, Virgil.
Nikolaikirche, die einen Altar und ein Taufbecken aus dem Mittelalter beherbergt.

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce