EINZUFANGEN ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• yakalamaya
• yakalar
• yakalamak
• yakalamayı
• yakalama

Einzufangen Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Originalität einzufangen.
Orijinalliği yakalamak.

Dieser Fotografin gelang es, die zarte Freundschaft zwischen einem Hund und einer Eule einzufangen.
Bu fotoğrafçı bir köpek ve bir baykuş arasındaki muhteşem dostluğu yakalar.

Ich liebe es, Momente einzufangen und festzuhalten.
Anı yakalamayı ve paylaşmayı seviyorum.

Versuchen Sie diese unbedingt einzufangen.
Mutlaka bunu yakalamaya çalışın.

Nicht versuchen, die Schlange einzufangen oder zu erschlagen.
Yılanları yakalamaya veya öldürmeye çalışmayınız.

Und es gelang uns, diesen magischen Moment einzufangen.
Ve bu harika anları yakalamayı başardık.

Versuchen Sie verschiedene Landschaften einzufangen, die Sie anlocken.
Sizi çeken farklı manzaraları yakalamaya çalışın.

Wir wollten dort drehen, um so viel wie möglich des echten Lichts, der Umgebung, des Winds einzufangen.
Yakalamak için orada çekmek istedik. Gerçek ışığı, çevreyi ve rüzgârı mümkün olduğunca.

Notfalls versucht die Katze das Wesen in ihrem Energiefeld einzufangen und führt es dann aus dem Haus hinaus.
Bu işe yaramazsa, kedi enerji alanındaki varlığı yakalar ve onu evin dışına çıkarır.

Verschiedenen Teleskopen, darunter auch MAGIC, gelang es dieses Licht einzufangen.
Bir dizi teleskop, MAGIC dahil, bu ışığı yakalamayı başardı.

Schwer den Vogel einzufangen.
Kuşların yakalamak zor.

Das Interesse der Forscher an dieser Stelle konzentrierte sich auf Nasenkappe, die die Aufgabe hat, die Sonnenstrahlen einzufangen.
Araştırmacıların bu noktadaki ilgisi; burun kapağıGüneş ışınlarını yakalama görevi vardır.

Lerne, den Moment einzufangen!
Anı yakalamayı öğrenin!

Was für eine schöne Art, die innere Kraft einzufangen.
İçimizdeki gücü yakalamak için ne güzel bir yol!

Die GoPro Hero macht es leicht, Ihre Welt einzufangen und zu teilen.
Gopro HERO dünyanızı yakalamayı ve paylaştırmayı kolaylaştırmak için üretildi.

Es war noch nie leicht, einen tollwütigen Hund einzufangen.
Kuduz bir köpeği yakalamak asla kolay olmaz.

Valfaris schafft es, die Essenz dieser Ästhetik perfekt einzufangen, und das führt mich zu Therion.
Valfaris bu estetiğin özünü mükemmel bir şekilde yakalamayı başarıyor ve bu da beni Theriona götürüyor.

Bitte versuche nicht, die Tiere mit der Hand einzufangen.
Elinizle hayvanı yakalamaya, kavramaya çalışmayın.

Er liebt es, Augenblicke einzufangen.
Anı yakalamaya bayılır.

Und die Dunkelheit versucht das Licht der Freiheit einzufangen.
Ve karanlık, özgürlüğün ışığını yakalamaya çalışacak.

Wir lieben es, Momente einzufangen.
Anı yakalamayı seviyoruz.

Ihm trauen offenbar viele zu, enttäuschte Brexit-Wähler wieder einzufangen.
Hayal kırıklığına uğramış Brexit seçmenlerini yeniden yakalamak için birçok kişi tarafından güvenilen bir isim.

Mir war wichtig, das einzufangen.
Bunu yakalamak çok önemliydi.

Dwyers fragte sich, wie Bäume es schaffen, das Sonnenlicht so effizient einzufangen.
Dwyer, ormanda yürürken ağaçların güneş ışığını nasıl verimli bir şekilde yakalamayı başardığını düşünüyordu.

Ich versuche, jeden Moment einzufangen.
Her anı yakalamaya çalıştım.

Okay, aber… Verpassen wir dann nicht die Chance, dieses Ding einzufangen?
Tamam ama bu şeyi yakalama şansını kaçırmıyor muyuz?

Ich war als Kind… …schwer einzufangen.
Çocukken beni yakalamak zordu.

Er versucht, meinen Blick einzufangen.
Gözlerimi yakalamaya çalışıyor.

Saucify haben versucht, dies einzufangen.
Saucify bunu yakalamaya çalıştı.

Ich habe versucht, diesen Moment einzufangen.
Ben o anı yakalamaya çalıştım.