Englisch sprechen Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Englisch sprechen zu dürfen.
İngilizce konuşma izni iste.Du musst Englisch sprechen.
İngilizce konuşmak zorundasın.Englisch sprechen macht Spaß.
İngilizce konuşmak eğlencelidir.Ich hörte Sie englisch sprechen.
İngilizce konuştuğunu duydum.Dies liegt nicht nur daran, dass alle europäischen Jugendlichen Englisch sprechen.
Bunun nedeni tüm Avrupalı gençlerin İngilizce konuşması değil.Combinations with other parts of speech
Sollen wir Englisch sprechen?
İngilizce konuşmamız gerekiyor mu?In diesem Forum können, müssen Sie Englisch sprechen.
Bu forumda 14. İngilizce konuşmak gerekir.Zeugen, die Sie Englisch sprechen hörten.
İngilizce konuştuğunuzu duyan tanıklar.Wir sind nicht wirklich sicher, dass sie englisch sprechen.
İngilizce konuştuklarından pek emin değiliz.Wenn Sie nicht wissen, wie man Englisch sprechen, verwenden Sie einen Übersetzer.
Eğer İngilizce konuşmak nasıl bilmiyorsanız, bir çevirmen kullanmak.Auf internationalen Flügen müssen alle Piloten Englisch sprechen.
Tüm uluslararası havayolu pilotları İngilizce konuşmalıdır.Ihr müsst Englisch sprechen.
Tek yapmanız gereken İngilizce konuşmak.Nun, wenn Sie von global sprechen, müssen Sie Englisch sprechen.
Artık globallikten bahsettiğiniz zaman İngilizce konuşmak zorundasınız.Er muss nur Englisch sprechen.
Tek yapmanız gereken İngilizce konuşmak.Denken Sie daran, dass nur 40% Ihrer potentiellen Besucher englisch sprechen!
Yalnızca potansiyel müşterilerinizin% 40ının İngilizce konuştuğunu unutmayınız!Genau wie Paris, nur dass alle Englisch sprechen und übergewichtig sind.
Herkesin İngilizce konuşması ve aşırı kilolu olması dışında Paris gibi bir yer.Mehr: 3. Die Eigentümer(Eltern von Aphrodite)müssen nicht einziges Wort Englisch sprechen.
Daha: 3. Sahipleri( afrodit ebeveynleri)tek kelime İngilizce konuşmak yok.Anastasio nicht Englisch sprechen.
Anastasio İngilizce konuşmak değil.Studenten sollten eine internationale Perspektive haben und gut Englisch sprechen.
Öğrenciler uluslararası bir bakış açısına sahip olmalı ve iyi İngilizce konuşmalıdır.Obwohl es dein Ziel ist Englisch sprechen zu können, musst du es auch verstehen.
Amacınız İngilizce konuşmak olsa da, aynı zamanda bunu anlamak zorundasınız.Im Krankenhaus müssen sie Englisch sprechen.
Hastanede İngilizce konuşmak zorundalar.Der Dokumentarfilm erwähnte, dass einige der Ärzte in den USA ausgebildet worden sind und fließend Englisch sprechen.
Belgesel, doktorlardan bazılarının ABDde eğitildiğini ve akıcı İngilizce konuştuğunu belirtiyordu.Ich bin froh, dass Sie Englisch sprechen.
İngilizce konuştuğunu görmek güzel.Die Studierenden müssen eine internationale Perspektive haben und gut Englisch sprechen.
Öğrenciler uluslararası bir bakış açısına sahip olmalı ve iyi İngilizce konuşmalıdır.Sie werden froh sein, wieder englisch sprechen zu können.
Tekrar İngilizce konuşmaktan mutlu olacaklardır.Als die Familie kam, sie nicht Englisch sprechen.
Aile geldi, o İngilizce konuşmak yoktu.L: Ich will perfektes Englisch sprechen.
Öğretmen: Mükemmel İngilizce konuşmak istiyorum.S: Ich will perfektes Englisch sprechen.
Öğrenciler: Mükemmel İngilizce konuşmak istiyorum.Niemand will John Chinaman Englisch sprechen hören.
Kimse John Çinliadamın İngilizce konuşmasını duymak istemez.Ich habe gehört, wie Sie sehr gut Englisch sprechen, Augustus.
Senin çok iyi İngilizce konuştuğunu duydum Augustus.
