GEBÄREN ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• doğurmak
• doğum
• doğuracağım
• doğmuş
• doğurmalı
• doğurur
• doğurması

Gebären Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Ein Kind gebären.
Çocuk doğurmak.

Gebären, ein Fisch- ein wunderbares Kind;
Balık doğurur- harika çocuk;

Ich will gebären.
Doğurmak istiyorum.

Warum gebären Mangusten alle am selben Tag?
Muhaddisler neden hepsi aynı zamanda doğmuş?

Ich will nicht gebären.
Ben doğurmak istemiyorum.

Ihre Körper gebären, und seine Lippen tun, unglaublich.
Vücutları doğurur ve dudakları inanılmaz yapıyoruz.

Wie ging nochmal gebären?".
Yeniden nasıl doğdu?”.

Aurora war zum Gebären entworfen worden.
Aurora, doğurmak için tasarlanmıştı.

Natsuki hatakeyama gebären.
Natsuki hatakeyama birden doğum.

Warum sollten sie gebären und dann Selbstmord begehen?
Neden hepsi de doğum yapıp kendilerini öldürsünler ki?

Sie mussten Söhne gebären.
Erkek evlat doğurması gerekiyordu.

Nicht jeder kann hier gebären, und da ihr unzufrieden schient.
Herkes burada doğum yapacak değil, hem siz de memnun kalmayınca.

Gewalt muss nicht Gewalt gebären.
Şiddetin şiddet doğurması gerekmez.

Es will seinen Gott gebären und alle Menschheit ihm zu Füßen sehen.
Tanrısını doğurmak ve bütün insanlığı( insanları) ayaklarına kapanmış görmek ister.

Meine Mutter wollte mich nicht gebären.
Annem doğurmak istememiş beni.

Man könnt' erzogene Kinder gebären, wenn die Eltern erzogen wären! Goethe.
Ana baba eğitilmiş olsalar, eğitilmiş çocuk doğurmak mümkün olurdu./ Goethe.

Wie willst du die Plazenta gebären?
Plasentanı nasıl doğurmak istersin?

Und unseren neuen König gebären! Ich werde mit den besten DNS-Kandidaten schlafen.
Yeni kralımızı doğuracağım! En iyi DNA adayıyla cinsel ilişkiye girip.

Ich soll noch die Plazenta gebären.
Yok diyorum daha plasentayı doğuracağım.

Ich werde einen Sohn gebären, der auf Beom-il im Haewon-Cho-Clan folgt… und der den Thron erbt.
Beom-ilin yerine geçecek ve tahtı alacak… erkek bir çocuk doğuracağım. Haewon Cho Klanında.

Ich will deine Kinder gebären.
Çocuklarını doğurmak istiyorum. Seninle yaşlanacağım.

Wie bei Menschen haben junge Ratten, die gebären, ein verringertes Brustkrebsrisiko im späteren Leben.
İnsanlar gibi, doğum yapan genç sıçanların hayatları daha sonra meme kanseri riskini azaltmaktadır.

Ich werde einen Mann finden und einen Gott gebären!
Bir erkek bulup, bir tanrı doğuracağım.

Jetzt können sie nicht mehr gebären- ständig Fehlgeburten.
Şimdi doğum yapamazlar- her zaman düşükler.

Ich will geboren werden, und ich will gebären.
Ben bu çocuğu istiyorum ve doğuracağım.

Sie schlafen, essen und gebären sogar so.
Uyuyorlar, besleniyorlar hatta doğum yapıyorlar.

Für den menschlichen Verzehr innerhalb von 60 Tagen erwartet Gebären.
Beklenen doğum 60 gün içinde insan tüketimi için.

Daher musst du eine Familie gründen, Junge gebären und dein Zuhause verbessern.
Bu nedenle, bir aile yaratmalı, yavruları doğurmalı ve evinizi geliştirmelisiniz.

In Lazio 800 Euro für diejenigen, die zu Hause gebären.
Lazioda, evde doğum yapanlar için 800 euro.

Dies ist die Klinik, in der ich auch Gebären wollte.
Benim de doğmuş olduğum klinikmiş burası.