GEFESSELT ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• bağlı
• bağladı
• kelepçeli
• kelepçeledim
• bağlanmış
• bağlanmıştı
• bağlısın
• bağladım
• bağladılar
• bağlamış

Gefesselt Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Du bleibst gefesselt.
Bağlı kalacaksın.

Gefesselt und unbewaffnet.
Kelepçeli ve silahsız.

Nackte Frau gefesselt.
Çıplak kadın bağladı.

Hände gefesselt. Den Täter fand man nie.
Kimin yaptığı bulunamadı. Elleri bağlanmıştı.

Nicht nur gefesselt.
Sadece bağlı değillermiş.

Hände und Füße mit Kabelbindern gefesselt.
El ve ayakları kabloyla bağlanmıştı.

Ich war gefesselt.
Bağlı olduğumu sanıyorlar ama değilim.

Er hat eine Pistole! Er hat uns gefesselt!
Bizi bağladı. Ve silahı var!

Muss er gefesselt bleiben?
Onu bağlı tutmak zorunda mıyız?

Vielleicht sogar gefesselt.
Hatta belki bağlı.

Macht Spaß, gefesselt zu sein, nicht wahr?
Kelepçeli olmak çok eğlenceli, değil mi?

Warum sind seine Hände gefesselt?
Onun elleri neden kelepçeli?

Wir fanden sie gefesselt und betäubt.
Onları bağlanmış olarak bulduk.

Nein, nur an einen Tisch gefesselt.
Hayır, masaya kelepçeledim.

Deutsche Girls gefesselt und benutzt.
Alman kız bağladı ve kullanılan.

Mich hat er beim lesen gefesselt.
Beni okurken kendisine bağladı.

Gefesselt, geschnitten und in Stücke gerissen?
Bağlanmış, kesilmiş ve havaya uçurulmuş?

Ja, hinten und gefesselt.
Evet, yanımda. Arkada kelepçeli vaziyette.

Gefesselt, ungefesselt, mit den Händen, Zehen.
Bağlı hâlde, çözülmüş hâlde, ellerinle, ayak parmaklarınla.

Ein nacktes Mädchen an dein Bett gefesselt.
Ve karyolana bağlı çıplak bir kız.

Sie haben ihn erschossen, gefesselt und in'ne Scheune geworfen.
Vurulmuş, bağlanmış ve bir ahıra atıImış.

Ich… Mit Handschellen an mein Auto gefesselt.
Ben, uh-onu arabaya kelepçeledim.

Man hat mich gefesselt, weil ich nicht mitmachen wollte.
Planlarına uymadığım için diğerleri beni bağladı.

Du bist an ein Bettgestell gefesselt.
Sen bir yatağa bağlısın. İşte bunu yapacağım.

Gefesselt an eine Kanone landete ich auf dem Meeresboden.
Beni bir topa bağladılar. Okyanusun dibini boyladım.

Wir haben hier 2 Wachleute, gefesselt und bewusstlos.
İki bekçi bağlanmış ve baygın.

Mich geschlagen und einen Walker Er hat mich an einen Stuhl gefesselt.
Beni bir iskemleye bağladı, dövdü, bir zombiyle bıraktı.

Um den Bodyguard, den ich gefesselt in der Garage zurückgelassen habe?
Garajda kelepçeli bıraktığım korumanızla mı ilgili?

Und dann sah ich, dass meine Hände gefesselt waren.
Sonra ellerimin bağlı olduğunu gördüm.

Es beginnt damit, dass evelyn gefesselt und mit handschellen gefesselt wird.
Bunun Evelynin bağladı ve kelepçe ile başlıyor.