Gequälte Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Gequälter Künstler.
Wo ist Ihre gequälte Katze?
Şu senin işkence gören kedini görelim?Gequälte Tiere III"?
Sie sind alle düstere, gequälte Menschen.
Gequälte Seelen? Wo?
Und ohne dieses gequälte Wesen dort.
Ve tüm bunları mümkün kıIan, şuradaki işkence görmüş varlık.Jede gequälte Seele im Fegefeuer kämpft für die Endzeit.
Arafta işkence görmüş her ruh Günlerin Sonu için savaşıyor.Sie werden hier bloß gequälte Seelen finden.
Nur gequälte Anwälte.
Yalnızca bunalımlı avukatlar.Nun denn, von welcher Last kann ich deine gequälte Seele befreien?
Şimdi acılı ruhundan ne yükü kaldırabilirim?Jede gequälte Seele im Fegefeuer kämpft für das Ende der Tage.
Arafta işkence görmüş her ruh Günlerin Sonu için savaşıyor.Von welcher Last kann ich deine gequälte Seele befreien? Nun denn,?
Şimdi… acılı ruhundan ne yükü kaldırabilirim?Als Spieler verkörpern Sie Ash, einen natürlichen, aber gequälten Führer.
Oyuncu olarak, doğal, ama acı çeken bir lider olan Ashin rolünü üstleniyorsunuz.Von welcher Last kann ich deine gequälte Seele befreien? Nun denn,?
Şimdi… işkence çeken ruhundan hangi ağırlığı kaldırabilirim?Der gequälte Spion tötet die Nachtigall sein Vater war. und findet dann heraus, dass diese Nachtigall.
İşkenceci casusun bülbülü öldürdüğü yerde… bunu bulmadan önce, o bülbülün babası olduğunu öğreniyor.Nur er berührt unsere gequälte Seele mit seinen tröstenden Worten.
Tek başına O, işkence çeken ruhlarımıza şu teselli veren sözleriyle dokunur.In der Sendung ging es um mein Kochbuch, Nicht über meine gequälte Ehegeschichte.
Ropörtaj kitabımla ilgiliydi, işkence dolu evlilik hayatımla ilgili değildi.Ja, aber ohne gequälte Tiere oder betrunkene Clowns mit Gelbsucht!
Evet, karnaval gibi. Ama işkence gören hayvanlar ve hepatitli sarhoş palyaçolar yok!Spannung und Angst erhöhen dramatisch, wie Sie das Spiel der gequälten Welt zu erkunden.
Gerginlik ve kaygı oyunun işkence dünya keşfetmek gibi dramatik artırmak.Die tote, verrottende, wunderschöne, gequälte, fabelhafte, lächerliche, wurmverseuchte Monica.
Ölmüş, çürüyor, güzel, işkence görmüş, muhteşem… komik, kurtçukların istila ettiği Monica.Zu dieser Zeit füllten Religion undLiebe zu Gott das zerstörte und gequälte Herz der Frau.
O zamanlar, Tanrı için din ve sevgi,kadının harap ve eziyetli yüreğini doldururdu.Einige glauben, dass die Beichte eine gequälte Seele befreien kann, andere sehen es als Schwäche.
Bazıları itirafın işkence gören ruhu kurtardığına inanır, diğerleri ise bunu zayıflık işaret olarak görür.Und Schreie, die einem das Blut in den Adern gefrieren lassen? Wenn es Biester mit gespaltenen Klauen gibt und gequälte Kinder?
Ya çatal tırnaklı canavarlar, işkence görmüş çocuklar ve kanını donduran çığlıklar varsa?Zumindest schrieben sie wunderbar gequälte… Liebesgedichte an einander.
En azından, onlar birbirlerine harika, işkence dolu, hastalıklı aşk şiirleri yazdılar.Ich hoffe, dass ihr euch tolle, kranke… neurotische, gequälte Gedichte schreibt.
Umarım siz kızlar birbirinize harika, işkence dolu, nevrotik, hastalıklı aşk şiirleri yazarsınız.Wenn es Biester mit gespaltenen Klauen gibt und gequälte Kinder und Schreie, die einem das Blut in den Adern gefrieren lassen?
Ya yarık toynaklı canavarlar ve kanını donduran çığıklarıyla işkence çeken çocuklar varsa?Spannung und Angst erhöhen sich dramatisch, während Sie die gequälte Welt des Spiels erforschen.
Oyunun korku ve gerilimi sen acı çeken dünyayı keşfederken dramatik olarak yükselecek.Und schleift Sie bei lebendigem Leib durch den Kot der Straßen. Gewehr ab! und gequälte Volk Sie zur Rechenschaft Sie können uns dem Henker überantworten, aber in drei Monaten, zieht das empörte.
Bizi idam mangasının önüne gönderebilirsiniz ancak üç ay içinde… sizden bıkmış ve nefret eden insanlar, bunların hesabını soracak… ve sizleri canlı canlı pisliğin içine sürükleyecekler.Sie müssen den ruhigen Geist haben, um unter dem gequälten Stamm eines Olivenbaums zu pflanzen!
Bir zeytin ağacının işkence altındaki gövdesinin altında bitki dikmek zorundasın!Und hast auch noch Zeit zu tratschen? Hey, du lässt gequälte Seelen im Menschenreich bleiben?
Kederli ruhların İnsanlar Âleminde kalmasına izin veriyorsun ama dedikodumu yapacak vaktin mi var?
