GESCHENKT HAT ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• verdiği
• aldığı
• hediye etti
• armağan etti
• verdi
• verdiğinde
• verdiğini

Geschenkt hat Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Erdogan geschenkt hat.
Erdoğan hediye etti.

Sieh mal, was mir Frau Ekdahl geschenkt hat!
Bak Bayan Ekdahl bana ne verdi.

Wer Ihnen die geschenkt hat, hat Ihr Leben gerettet.
Bunu size kim verdiyse hayatınızı kurtardı.

Eine Kamera, die mir unser Vater geschenkt hat.
Babamın bana verdiği bir kamera.

Ihrem Sohn geschenkt hat.
Oğuz hediye etti.

Wollt ihr sehen, was Al mir zum Geburtstag geschenkt hat?
Bakın Al bana doğum günümde ne verdi.

Das Papa dir geschenkt hat.
Babamın sana verdiği.

Es ist die Taufe für das Wunderkind, das uns Jesse geschenkt hat.
Jessenin bize hediye ettiği mucize çocuk vaftiz ediliyor.

Wieso sie mir ein Auto geschenkt hat. Wichtig ist.
Asıl önemli olan bana neden araba verdiği.

Ich verdanke ihr alles. Ich nenne sie Mutter, weil sie mir das Leben geschenkt hat.
Bana hayat verdiği için de ona anne diyorum.

Wir geben nur Gott zurück, was Er uns geschenkt hat(1Ch 29,14).
Biz sadece, Tanrı bize ne vermişse, Ona geri veriyoruz 1 Chron.

Durch die er uns die kostbaren und größten Verheißungen geschenkt hat.
Bunlara dayanarak bize en büyük ve en kıymetli şeylere söz verdi.

Ali Ikka, als die Regierung es Swamy bei der Auktion geschenkt hat, was kann ich… Ja, genau!
Ali İkka, Hükümet müzayedede Swamyye verdiğinde, ben ne yapabilirim ki… Evet doğru!

Als Prometheus Menschen aus Ton geformt und ihnen das Feuer geschenkt hat.
Prometheus insanları çamurdan yaratıp onlara ateş verdiğinde.

Und wo er jemandem Roachs Rad geschenkt hat.
Ve Jessica Roachun bisikletini birine verdiği yerde.

Das hat aber nichts mit dem schicken Auto zu tun, das sie dir geschenkt hat.
Yoktur değil mi? Sana aldığı süslü püslü arabayla bir ilgisi.

Sieh mal, was mir jemand netterweise geschenkt hat. Hi.
Bak, kibar bir insan bana ne verdi. Selam.

Also gut. Wollt ihr sehen, was Al mir zum Geburtstag geschenkt hat?
Al bana doğum günümde ne verdi görmek ister misiniz?- Pekala?

Das ist doch die Uhr, die dir mein Vater geschenkt hat, oder?
Bu saati sana babam vermişti, değil mi?

Die Tauba ist für uns ein Tor der Barmherzigkeit, das uns der erhabene Allah geschenkt hat.
Buda Yüce Allahın bizlere verdiği bir lütuf ve ikramıdır.

Wichtig ist, wieso sie mir ein Auto geschenkt hat.
Asıl önemli olan bana neden araba verdiği.

Oder beneiden sie die Menschen um das, was Allah ihnen aus Seiner Huld geschenkt hat?
Yoksa Allah, lütfundan insanlara verdiği için onları kıskanıyorlar mı?

Das schaurige Bild, das dir Maura geschenkt hat.
Hani Mauranın sana verdiği şu ürkütücü çizim? Nerede o?

Manchmal frage ich mich, wozu einem der liebe Gott den Verstand geschenkt hat.
Bazen, Allahın, insana aklı neden verdiğini, ciddi biçimde sorguluyorum.

Wir benutzen nur unsere Körper, die Gott uns geschenkt hat, im Kampf.
Savaşta sadece Tanrının bize verdiği bedenleri kullanırız.

Lob sei Gott, der mir trotz meines Alters Ismael und Isaak geschenkt hat!
Hamd, Allaha aittir ki, O, bana ihtiyarlığa rağmen İsmaili ve İshakı armağan etti.

Wir sollten Jehova über alles lieben, weil er uns das Leben geschenkt hat(Markus 12:30).
Yehova bize hayat verdiği için Onu herkesten çok sevmeliyiz( Markos 12:30).

Stell dir vor, du hast die Uhr deines Opas verloren, die dein Papa dir geschenkt hat.
Beş yıl önce babanın sana verdiği dedenin saatini mi kaybettin?

Ich danke Gott, dass er mir diese Kraft geschenkt hat.
Tanrıma şükrediyorum ki bana bu gücü verdi.

Was Tom wohl seiner Heidi zum Geburtstag geschenkt hat?
Sevim doğum gününde Beyhana ne hediye etti?