LIED ZU SINGEN ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• şarkıyı söylemeye
• bir şarkı söylemeye

Lied zu singen Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Komm, unser Lied zu singen.
Gel hadi şarkımı söyle.

Du hast darauf bestanden, weiterhin dieses Lied zu singen.
Bu şarkıyı söylemeye devam etmekte ısrar ettin.

Defne fängt an, dasselbe Lied zu singen, und Kerem vertieft sich in Defnes Augen.
Defne aynı şarkıyı söylemeye başlar ve Keremin gözleri Defneye kilitlenir.

Hör auf, dieses dumme Lied zu singen!
Şu salak şarkıyı söylemeyi kes!

Hat sie angefangen, ein Lied zu singen. Und dann, statt sich mit mir zu streiten.
Bana bir şarkı söylemeye başladı. Sonra benimle tartışmak yerine.

Papa! Hör auf, dieses Lied zu singen.
Baba. Şu şarkıyı söylemeyi bırak.

Und wir flehen ihn an, ein Lied zu singen. Wir haben unseren Ehrengast sofort entdeckt.
Ve şimdi bizlere eine şarkı söylemesini çok istiyoruz. Tanımışlar! Onur konuğumuzu kalabalığın arasından hemen seçtik.

Ich habe ein Traum, ein Lied zu singen.
Hayalim var, söylemek için bir şarkı.

Wir fingen an, ein Lied zu singen, wir alle wollten singen..
Bildik bir şarkıyı söylemeye başladı birimiz ama sanki hep beraber söylüyorduk..

Zachs Familie bat mich, ein Lied zu singen.
Yaniii, Zachin ailesi bir şarkı söylememi istedi.

Das Lied zu singen: Ein froher Tag geht nun zu Ende". Es wäre ideal gewesen, wenn nicht Mrs. Cooper-Cooper, eine Freundin der Familie, darauf bestanden hätte.
Aile dostumuz olan Bayan Cooper Cooper…'' Mükemmel Bir Günün Sonu'' isimli şarkıyı söylemeye gönüllü olmasaydı… çok ideal bir cenaze töreni gerçekleşmiş olacaktı.

Hör auf, dieses Lied zu singen.
Lütfen şu şarkıyı söyleme.

Offenbar hat Gott mich ausgewählt, sein Lied zu singen.
Tanrı, şarkısını söylemem için beni seçmiş gibi görünüyor.

Bei der Beerdigung seiner Frau entscheidet der Ehemann, ein Lied zu singen, um sich von seinem verstorbenen Partner zu verabschieden.
Eşinin cenazesinde konuşan koca, geç ortağına veda etmek için bir şarkı söylemeye karar verir.

Bär packte sein Rasseln und begann sein Lied zu singen.
Bear çıngırdatmasını aldı ve şarkılarını söylemeye başladı.

Die ursprüngliche Entscheidung des Regisseurs, dieses Lied zu singen, war nichts anderes als die Beach Boys.
Yönetmenin bu şarkıyı söylemenin orijinal tercihi Beach Boystan başka bir şey değildi.

Und dann, statt sich mit mir zu streiten, hat sie angefangen, ein Lied zu singen.
Bana bir şarkı söylemeye başladı. Sonra benimle tartışmak yerine.

Und fängt an, Ihr Lied zu singen.
Ve şarkısını söylemeye başlıyor.

Nach'ner Weile brachten er und Felice Lilly dazu,'n Lied zu singen.
Bir süre sonra, o ve Felice, Lillye bizim için şarkı söylettiler.

Und sie pflegten ein Lied zu singen.
( Galatea) Şarkı da söylüyorlardı.

Wie oft muss ich noch sagen, Sie sollen aufhören, dieses beschissene Lied zu singen?
Otobüs şoförüne selam-- Daha kaç kere şu lanet… şarkıyı söyleme diyeceğim!

Zum Beispiel einen Klassiker zu lesen… oder ein Lied zu singen, das Sie mögen.
Örneğin klasik literatüründen bir şey okumak, veya çok sevdiğiniz bir şarkıyı söylemek.

Hätten Sie Angst, vor mehreren Menschen eine rede zu halten oder ein Lied zu singen?
Kalabalık onunde konuşma yapmak veya şarkı söylemek durumunda kaldınız mı?

Unglaublich, dass sie es wagt, dieses Lied zu singen.
Bu şarkıya cesaret ettiğine inanamıyorum.

Er begann ein leises und rhythmisches Lied zu singen.
Düşük ve ritmik bir şarkı söylemeye başladı.

Und ietzt bitten wir Herrn Akutagawa, uns ein Lied zu singen.
Şimdi de Bay Akutagawadan bize bir şarkı söylemesini isteyelim!

Ein Ereignis motiviert normalerweise den Charakter, ein Lied zu singen.
Bazı olaylar genellikle karakterin bir şarkıyı motive etmesini sağlar.

Lieder zu singen tut immer gut.
Şarkı söylemek her zaman iyi gelir.

Außerdem… erscheint es mir albern, in so einem Moment Lieder zu singen.
Böyle bir zamanda şarkı söylemek aptalca geliyor.

Zehn wahnsinnig reiche Leute zu mögen. Ich bekomme ein Vermögen dafür, Lieder zu singen.
Gülünç zengini sevmek için şarkı söylemek için bir servet alıyorum.