SPARSAMKEIT ne Demek Turkce - Turkce Çeviri S

Isim
tutumluluk
ekonomi
wirtschaft
ökonomie
economy
economics
volkswirtschaft
wirtschaftlichkeit
wirtschaftliche
ökonomische
für wirtschaftswissenschaften
finanzen
tasarruf
sparen
einsparung
savings
ersparnis
sparsam
materialkosteneinsparung
sparer
sparsamkeit
tutumluluğunuzdan
Sorguyu reddet

Sparsamkeit Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Vertrauen und Sparsamkeit.
Güven ve tutumlulukla.
Sparsamkeit(Zeit und Geld).
Yatırım( zaman ve para).
IKEA ermutigt auch Sparsamkeit.
IKEA bile tutumluluğu teşvik eder.
Sparsamkeit{f} Sparsamkeiten{pl}.
Kısıntı{ i} die Sparmaßnahme{ f}.
Dies sorgte für einfache Verfügbarkeit, Sparsamkeit und Geheimhaltung.
Bu, kolay kullanılabilirlik, ekonomi ve gizlilik sağladı.
Sparsamkeit, Fleiß und harte Arbeit.
Tutarlılık, azim ve sıkı çalışmayla.
Weil die Glücklichen werden von Allah der Allmächtige der Sparsamkeit bewacht.
Şanslı olanlar tutumluluğun Yüce Allah tarafından korunuyor çünkü.
Aber Sparsamkeit ist definitiv keiner davon.
Ekonomik üstünlük kesinlikle bunlardan biri değil.
Ich habe so seltenen Eigenschaften wie Sanftheit, Biegsamkeit,Geduld und Sparsamkeit.
Yumuşaklık gibi nadir özelliklerim var, esneklik,sabır ve hırçınlık.
Es ist Sparsamkeit im Himmel, aus taten sie die Kerzen.
Gök amma da cimri bu gece; bütün kandillerini söndürmüş.
Elektroinstallation vorausschauend anlegen- Falsche Sparsamkeit kann teuer werden.
Öngörülen elektrik tesisatına yatırım yapmak- yanlış ekonomi pahalı olabilir.
Sparsamkeit. Das halbe Haus ist zu, um Heizkosten zu sparen.
Isıtmadan tasarruf etmek için evin yarısı kapalını tutuyor.
Vergessen Sie nicht, zu Nähen domovoy Kleidung und Hut, und Sparsamkeit- ein paar Taschen.
Unutmayın dikmek domovoy giysiler ve şapka, ve tutumluluk- birkaç torba.
Diese Sparsamkeit hatte ihr mehr als einmal den Hintern gerettet.
Bu zihniyet bundan evel sulhu bîr kere daha kurtarmıştı.
Daher wird dieser Fall im Interesse des Rechts… und der Sparsamkeit abgelehnt.
Bu yüzden, adalet ve adli ekonominin çıkarları doğrultusunda… dava, usulden reddedilmiştir.
Griechenland- Sparsamkeit verletzt das Recht der Menschen auf Nahrung.
Greece- Kemer sıkma, insanların yemek hakkını ihlal etti.
Zimmer ist einfach eingerichtet- Ihr Schicksal ist ein kleines Vermögen und konstante Sparsamkeit.
Oda sadece döşenmiş- kaderin küçük bir sabit refah ve tasarruf olduğunu.
Aufgrund seiner Sparsamkeit, würden Sie wahrscheinlich nicht ein idealer Kunde für IKEA geworden sind.
Onun tasarruf mümkün değildir yüzünden IKEA için ideal müşteri olurdu.
Lesen Sie auch- Elektroinstallation vorausschauend anlegen- Falsche Sparsamkeit kann teuer werden.
Öngörülen elektrik tesisatına yatırım yapmak- yanlış ekonomi pahalı olabilir.
Südkoreaner schätzen Sparsamkeit, Investitionen, harte Arbeit, Bildung, Organisation und Disziplin.
Güney Koreliler tutumluluk, yatırım, çok çalışma, eğitim, organizasyon ve disipline değer verdiler.
Wenn das Zimmer einfach ausgestattet ist- das Los der Frau Reichtum ist klein und konstant Sparsamkeit.
Oda sadece döşenmiş ise- kadın çok küçük sürekli refah ve tasarruf olduğunu.
Ich nehme mal an, dass Ihre momentane Unterbringung eher Sparsamkeit ausdrückt und keine Notwendigkeit.
Tahminime göre şu anda kaldığınız yer bir gereklilikten ziyade tutumlu davranma amaçlı.
Mach weiter. Dieser geschmeidig fahrende Sportwagen bietet einen bezaubernden Komfort und Sparsamkeit.
Devam et. Kullanımı kolay olan spor arabası… büyülü bir tat, konfor ve ekonomi sunuyor.
Sparsamkeit.- Mache keine Ausgabe, als um anderen oder dir selbst Gutes zu tun; das heißt vergeude nichts!
Tutumluluk; Kendinize veya bir başkasına hayrı dokunmayacak harcamalar yapma, yani, hiçbir şeyi boşa harcama!
Bei Konservativen gibt es oft ein Spannungsfeld zwischen Sparsamkeit und nationalem Stolz.
Muhafazakar kesimlerde genellikle tasarruf yapmak ile ulusal gurur arasında bir gerilim alanı yaşanır.
Die erhöhte Neigung zur Sparsamkeit bringt die Wichtigkeit von Wert für die heutigen Käufer ans Licht", sagte er.
Meyveciliğe yönelik artan eğilim, günümüz müşterileri için değerin önemini ortaya çıkarmaktadır” dedi.
Gregor, hinter seiner Türe, nickte eifrig,erfreut über diese unerwartete Weitsicht und Sparsamkeit.
Gregor, onun kapının arkasında, bu beklenmedik bir öngörü içinde sevinç,hevesle başını salladı ve tutumluluk.
Non-Compliance und Genauigkeit,Fahrlässigkeit und Sparsamkeit haben einen großen Einfluss auf das Leben einer Person.
Uyumsuzluk ve doğruluk,ihmal ve tutumluluk bir kişinin hayatı üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.
Schon die Ordnungszeichen,welche wir Zahlen nennen, bilden ein System von wunderbarer Einfachheit und Sparsamkeit.
Sayılar diye adlandırdığımız düzen işaretleri,hayret verici basitlik ve ekonominin bir sistemini oluştururlar.''.
Mit niedrigen CO2-Emissionen und beeindruckender Sparsamkeit verbindet der XC60 Effizienz und sauberes Fahren.
Düşük karbondioksit( CO2) atıkları ve etkileyici yakıt ekonomisiyle XC60 verimlilikle temiz çalışmayı birleştiriyor.
Sonuçlar: 57, Zaman: 0.0899

"sparsamkeit" nasıl bir cümlede kullanılır

Auch bei der Antennenanlage ist Sparsamkeit angesagt.
Qualcomm fordert Softwareentwickler zu mehr Sparsamkeit auf.
Sparsamkeit führt nicht in die soziale Isolation.
Meine Sparsamkeit war dann doch sehr teuer.
Sparsamkeit ist altmodisch und ärgert ausgabenfrohe Parlamentarier.
Für Sparsamkeit und Effizienz sorgt der Hybridantrieb.
Man sieht ihm seine Sparsamkeit nicht an.
Sparsamkeit ist bei Niki Lauda oberste Maxime.
Und das bei aller Sparsamkeit trotz Allrad-Antrieb.
Todestag von Königin Luise aus Sparsamkeit abgelehnt.
S

Sparsamkeit eşanlamlıları

geiz

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce