WOHLHABEND ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• zengin
• müreffeh
• varlıklı
• zengindir
• varlıklıydı

Wohlhabend Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Und wohlhabend.
Ve zengin.

Aber die sind sehr wohlhabend.
Ama çok varlıklı.

Und wohlhabend.
Ve varlıklı.

Ihre Familie ist sehr wohlhabend.
Ailesi çok zengindir.

Sehr wohlhabend.
Cok zengin.

Wohlhabend, aufmerksam.
Zengin, düşünceli.

Sehr wohlhabend.
Çok zengindir.

Ich dachte, er war wohlhabend.
Zengin olduğunu sanıyordum.

Sie waren wohlhabend. Sie hatten Macht.
Onlar varlıklıydı. Güçleri vardı.

Turner, ich bin wohlhabend.
Turner, ben zengin bir adamım.

Menschen wollen wohlhabend, erfolgreich und gesund sein.
İnsanlar varlıklı, başarılı ve sağlıklı olmak istiyor.

Ihre Familie war sehr wohlhabend.
Ailen bayağı varlıklıydı.

Die einen sind wohlhabend, die anderen nicht.
Biri zengin diğeri değil.

Unsere Familie ist ziemlich wohlhabend.
Ailem çok varlıklı.

Weil ich wohlhabend bin und etwas zurückgeben möchte.
Çünkü ben zengin bir adamın ve bir şeyler vermek istiyorum.

Bin gleich zurück. Bleib du… wohlhabend.
Sen zengin kal. Hemen dönerim.

Wir sind heute wohlhabend, fett, bequem und selbstgefällig.
Biz, şu anda, varlıklı, şişman, rahat ve başıbozuğuz.

Ungewöhnlich. Ihr seid jetzt wohlhabend.
Artık zengin bir adamsın.- Sıra dışı.

Wir sind zur Zeit wohlhabend, fett, bequem und selbstgefällig.
Biz, şu anda, varlıklı, şişman, rahat ve başıbozuğuz.

Ich dachte, deine Familie wäre wohlhabend.
Ailenin çok varlıklı olduğunu sanıyordum.

Sie wollen also wohlhabend bleiben?
Yani zengin kalmak istiyorsun?

Zum Glück ist meine Frau äußerst wohlhabend.
Neyse ki eşim aşırı derecede zengindir.

Um wohlhabend zu sein bedeutet"erfolgreich oder glücklich.".
Müreffeh olmak,'' başarılı ya da şanslı'' olmak demektir.

Ich dachte, deine Familie wäre wohlhabend.
Varlıklı bir aileden geldiğini sanıyordum.

See- nicht wohlhabend Schicksal, unangenehm, lästig Sorgen;
Bak- değil müreffeh kader tatsız, rahatsız edici endişeler;

Aber Ihr sagtet, Euer Vater sei wohlhabend.
Babanızın varlıklı olduğunu söylemiştiniz.

Wohlhabend und ist ihr der Sterbende so teuer, daß sie alles.
O kadar zengindir ki bütün illerin kendine has bir tadı vardır.

Bumpy war reich, Er war nicht wohlhabend.
Bumpy zengindi, ama beyaz adam gibi zengin değildi.

War sehr wohlhabend, und ich habe das ganze Geld geerbt. Meine Familie, genauer mein Vater.
Ailem, daha doğrusu babam… çok varlıklıydı, ve tüm parası bana miras kaldı.

Mein Schwager, Mr. Charles Vernon, ist überaus wohlhabend.
Kayınbiraderim, Charles Vernon, çok zengindir.