ZEITSCHLEIFE ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• döngüsü
• döngü

Zeitschleife Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Keine Zeitschleife.
Döngü değil bu.

Zeitschleife, alles dasselbe.
Zaman şeridiyle aynı şey.

Und die Zeitschleife?
Ve zaman döngüsü?

Zeitschleife. Mein Ziel war es, Krebs zu heilen.
Ben de kanseri tedavi etmeye çalışacaktım.

Das war eine Zeitschleife.
Bu bir zaman döngüsüydü.

Die Zeitschleife endet hier.
Zaman döngüsü burada bitiyor.

Örtliche Zeitschleife.
Yerelleştirilmiş zaman döngüsü.

Eine Zeitschleife erhält die letzten 24 Stunden.
Bir döngü, son 24 saati muhafaza eder.

Also beende die Zeitschleife. Okay?
O yüzden döngüyü sonlandır. Anladın mı?

Keine Zeitschleife, sondern ein Riss in der Zeit.
Zamanda bir eğrilik değil, zamandan bir yırtık.

Also, Leo,… ist diese Zeitschleife… permanent?
Yani, Leo, bu zaman döngüsü kalıcı mı?

Wenn ich mich recht erinnere, hat Miss Avocet dort eine Zeitschleife.
Yanlış hatırlamıyorsam orada Bayan Avocetin bir döngüsü vardı.

Ja, damit hat Thorne die Zeitschleife geschaffen.
Evet, Throne bu şeyi zaman döngüsü yaratmak için kullandı.

Wir wählen einen sicheren Ort und sicheren Tag und erschaffen eine Zeitschleife.
Güvenli bir yer ve güvenli bir gün bulup bir döngü yaratıyoruz.

Wenn wir Bo rausbringen, wird die Zeitschleife nicht gebrochen.
Boyu götürmek zaman döngüsünü kırmayacak.

Eine drei-dimensional energiegespeichert projezierte holografische Zeitschleife.
Enerji Saklanımlı 3 Boyutlu Holografik İzdüşümlü Zaman Döngüsü.

Auf das Kausalitätsprinzip. Eine Zeitschleife hat erheblichen Einfluss.
Zaman döngülerinin nedensellik ilkesinde büyük etkisi vardır.

Ich sage"Gelegenheit für eine lukrative Steuererleichterung". Nun, du sagst"Zeitschleife".
Sen'' zaman döngüsü'' dersin, ben'' kârlı bir vergiden düşme fırsatı.

Jane nutzte es und erschuf eine Zeitschleife. Ember schenkte ihr die Gabe, mit Zeit zu spielen.
Ember ona zamanı değiştirebilme yetisini verdi, ve Jane zamanda bir döngü yarattı.

Mein Ziel war es, Krebs zu heilen.- Zeitschleife.
Ben de kanseri tedavi etmeye çalışacaktım.

In einen Süßwaren-Laden fährt, die Zeitschleife endet Okay. und man nackt ist? Aber was ist, wenn man mit seinem Lamborghini.
Zaman döngüsü sona erse ve çıplak olsan? Peki bir şeker dükkânına Lamborghini ile gitsen.

Jake, nur Besondere können eine Zeitschleife betreten.
Jake sadece bir Tuhaf zaman döngüsüne girebilir.

In einen Süßwaren-Laden fährt, die Zeitschleife endet Okay. Aber was ist, wenn man mit seinem Lamborghini und man nackt ist?
Zaman döngüsü sona erse ve çıplak olsan? Peki bir şeker dükkânına Lamborghini ile gitsen,?

Das wird alles Sinn machen, sobald wir die Zeitschleife beenden.
Hepsi mantıklı gelecek ama önce şu zaman döngüsünü durduralım.

Und Jane nutzte sie, um eine Zeitschleife zu erschaffen. auf kosmischer Ebene mit der Zeit rumzuspielen.
Hem de kozmik ölçekte Ember ona zamanla oynama yeteneği verdi, ve Jane de onu kullanıp bir zaman döngüsü yarattı.

Also hat dieses Indigo-Kram die Zeitschleife erschaffen?
Yani şu çivit şeysi bir zaman döngüsü mü yarattı?

Für seinen 2016 remake, siehe The Rocky Horror Picture Show: Lassen Sie uns die Zeitschleife wieder tun.
Onun 2016 remake için bkz Rocky Horror Picture Show: en Yine Zaman tüneli yapalım.

Könnte man auch sagen, dass das ein Gerät ist,… das eine Zeitschleife erzeugt hat, in der ich die letzten drei Tagen lebe?
Bunun, bir zaman döngüsü yaratarak, son üç günümü tekrar tekrar yaşatan bir cihaz olduğunu söyleyebilir misin?

Mein Problem ist, dass ich stark genug bin, um eine Zeitschleife zu erkennen, aber nicht stark genug.
Ama onu değiştirmeye gücüm yetmiyor. Benim sorunum şu, bir zaman döngüsünü algılayacak kadar güçlüyüm.

In kosmischen Größenordnungen, Jane nutzte es und erschuf eine Zeitschleife. Ember schenkte ihr die Gabe, mit Zeit zu spielen.
Kozmik skalada, ve Jane bunu bir zaman döngüsü yaratarak kullandı. Ember ona zamanla oynaşma kabiliyeti verdi.