Zelt Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Nicht einmal ein Zelt.
Das Zelt ist undicht.
Ich habe auch ein Zelt.
Ayrıca çadır da vardı.Dieses Zelt ist toll.
Bu çadır muhteşem.Vielleicht nicht dieses Zelt.
Belki bu çadır değil.
İnsanlar da tercüme ediyor
Nur ein Zelt, kein Gebäude.
Sadece çadır, yapı yok.Ich sah noch nie ein Zelt.
Ben çadır madır görmedim.Wessen Zelt war es denn?
Wäre zusammengeklappt wie ein Zelt.
Çadır gibi katlanırdı.Das Zelt war leer, Mr. Barker.
Çadır boştu Bay Barker.Ich draußen Zelt aufschlagen.
Dışarıda çadır kurmak ben.Das Zelt wurde weggespült.
Çadırın sürüklendiğini gördüm.Ich wollte mir Lynettes Zelt ausleihen.
Lynettein çadırını ödünç aldım.Das Zelt ist das reine Krematorium.
O çadırın içi morg gibi.Gut, dass das Zelt drinnen ist.
Das Zelt war leer. Entschuldigung.
Affedersiniz. Çadır boştu.Bewegung! Polizisten verlassen das Zelt.
Polisler çadırı terk ediyor. Kıpırdayın!Ich sehe das Zelt, weißt du noch?
Çadırı gördüm, hatırlıyor musun?Zelt eines Obdachlosen neben der Waldstraße.
Evsiz adamın çadırı orman yolunda bulundu.Wirkt dieses Zelt von innen größer?
Bu çadırın içi daha mı büyük görünüyor?Opa Al sagte, wir können sein Zelt nehmen.
Büyükbaba Al çadırını kullanabileceğimizi söyledi.Dein Zelt ist drei Schritte nach links.
Çadırın burada. Sola üç adım.Weil wir so das Zelt lahmlegen Warum?
Neden? Çünkü çadırı bu şekilde felç edeceğiz?Ihr Zelt ist normalerweise an der Achterbahn.
Çadırı genelde hız treninin yanında oluyor.Ich entscheide, wo das Zelt aufgebaut wird.
Çadırı nereye kuracağımıza karar vereceğim.Neben dem Zelt der Grill, das Lagerfeuer usw.
Çadırın yanında, barbekü, çıra falan olacak.Ehrlich gesagt wollte ich hinterm Zelt‘ne Bong rauchen.
Açık konuşacağım, çadırın arkasına içmek için kısacık uğradım.Wir haben dieses Zelt mindestens eine Million Mal aufgebaut.
Bu çadırı milyon kez kurduk.Verdammt, Raylan! kein Pfadfinder bin, der sein Zelt sucht?
Çadırını arayan izci çocuk olmadığımı nereden biliyorsun? Kahretsin be Raylan!Du sollst das Zelt deiner Mutter bewachen.
Annenin çadırını koruman gerekiyordu.
