HAD TO MAKE A DECISION ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• bir karar vermek zorundaydım

Had to make a decision Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

I had to make a decision.
Ben bir karar vermek zorundaydım.

So eventually we… had to make a decision.
Ve en sonunda bir karar vermemiz gerekti.

I had to make a decision.
Karar vermek zorundaydım.

You were unconscious and I had to make a decision.
Kendinde değildin ve ben de bir karar vermek zorundaydım.

Tom had to make a decision.
Tom bir karar vermek zorunda kaldı.

You were unconscious and I had to make a decision.
Ve tek başıma karar vermem gerekiyordu. Sen baygın haldeydin.

I had to make a decision, but.
Ben bir karar yapmak zorunda, ama.

My commander had to make a decision.
Komutanım bir karar vermek zorundaydı.

I had to make a decision… for me and for us.
Bir karar vermek zorundaydım benim için ve bizim için.

But then the fog lifted… and she had to make a decision right then and there, in the room.
Ama sis kalktı ve hemen o an içinde bir karar vermesi gerekiyordu.

I had to make a decision before talking to you.
Seninle konuşmadan önce bir karar vermem gerekiyordu.

But then the fog lifted… and she had to make a decision right then and there, in the room.
Ve hemen o an içinde bir karar vermesi gerekiyordu. Ama sis kalktı.

He had to make a decision whether he really wanted to take on that role because being CEO of Apple is an all-consuming role, and I'm not sure Steve thought that that's something that he wanted to do for what turned out to be the rest of his life.
O rolü gerçekten üstlenmek isteyip istemediğine karar vermek zorundaydı. Çünkü Appleın CEOsu olmak çok önemli bir roldü ve Stevein, hayatının sonuna kadar yapmak istediği şeyin bu olduğunu düşündüğünden emin değilim.

But my furious pace meant I had to make a decision. Amazingly, I was still in the running.
Inanılmaz, hala yoldalar, ama benim öfkeli hızım bir karar vermem gerektiği anlamına geliyordu.

I had to make a decision.
Bir karar almak zorundaydım.

But we still had to make a decision about Renan.
Ama biz yine de Renan hakkında bir karar vermek zorunda.

He had to make a decision.
Bir karar vermek zorundaydı.

Whenever Paula had to make a decision… that went against her nature….
Paula ne zaman doğasına uymayan bir karar… vermek zorunda kaldığında….

And I had to make a decision. You were unconscious.
Kendinde değildin ve ben de bir karar vermek zorundaydım.

And she had to make a decision right then and there, in the room.
Ve hemen o an içinde bir karar vermesi gerekiyordu.

Whenever Paula had to make a decision… that went against her nature… Rex knew this trait of hers.
Şöyle ki; Paula ne zaman… Paula ne zaman doğasına uymayan bir karar… vermek zorunda kaldığında… Rex onun bu özelliğinin farkındaydı.

Tom has to make a decision soon.
Tom yakında bir karar vermek zorunda.

The Wisconsin authorities now have to make a decision.
Wisconsin yetkilileri artık bir karar vermek zorunda.

Someone has to make a decision.
Birinizin karar vermesi gerek.

Someone has to make a decision.
Birinin bir karar vermesi gerekiyor.

Have to make a decision.
Karar vermek zorundalar.

He will have to make a decision, I will have to make a decision, and we will take it from there.
O bir karar vermek zounda kalacak, ben bir karar vermek zorunda kalacağim, ve ona göre devam edeceğiz.

Who has to make a decision- Because I'm one of the people- Thrilled. about some other people in the room.
Karar vermesi gereken kişilerden biriyim. başka biri hakkında- Çünkü bu odada yine bu odadaki.

DW Türkiye reported that, ahead of the meeting Hahn said that Turkey has to make a decision about the EU.
DW Türkiyenin haberine göre, AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn, ziyaretten önce yaptığı açıklamada Türkiyenin AB konusunda net bir karar vermesi gerektiğini söyledi.