INTERNET CAFÉ ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• bir internet kafe
• bir internet cafeden

Internet café Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

What internet café?
Ne internet kafesi?

What? Let's go to an internet café.
Ne? İnternet kafeye gidelim.

How about Internet Café right about now?
Dur bir düşüneyim… internet kafe nasıl?

I need to go to an internet café.
Benim acilen bir internet kafeye gitmem lazım.

Any Internet café will do it. It's easy.
Herhangi bir internet kafe bu işi yapar. Çok kolay.

Do you have an internet café?
İnternet kafeniz var mı?

Any Internet café will do it. It's easy.
Çok kolay. Herhangi bir internet kafe bu işi yapar.

Bus bench, Internet café.
Otobüs durağı, Internet Kafe.

An internet café in Shanghai, an apartment in SoHo.
Şangaydaki bir internet kafede SoHodaki bir dairede.

I was in an internet café.
Yani… İnternet kafede olduğum doğruydu.

Now if you will excuse me, I'm heading to the acai bowl internet café.
Şimdi izin verirseniz internet kafeye gitmem gerek.

Is there still an Internet café around here?
Bu bölgede bir internet cafe var mı?

It came from a public terminal in an Internet café.
Bir internet kafedeki umumi bir terminalden geliyormuş.

Is there still an Internet café around here?
Buralarda hâlâ internet kafe var mı?

An internet café in Shanghai, an apartment in SoHo….
Şangaydaki bir internet kafede SoHodaki bir dairede… Bunu hiç yapmamalıydık.

It's easy. Any Internet café will do it.
Çok kolay. Herhangi bir internet kafe bu işi yapar.

Let's finish it up and go to an Internet Café.
Temizliği hemen bitirip internet kafeye gidelim.

It's easy. Any Internet café will do it.
Herhangi bir internet kafe bu işi yapar. Çok kolay.

So, Lindsay was followed to the internet café.
O zaman, Lindsay İnternet kafeye kadar takip edilmiş.

There's an Internet café on Allen Boulevard in Altadena.
Bir internet kafe var. Altadenada Allen Caddesinde.

My colleagues are suffering too. Internet café?
İnternet kafe mi? İş arkadaşlarım da bundan zarar görüyor?

He just sent an email from an internet café from his sister-in-law.
Bir internet kafeden baldızına mail göndermiş.

Looks like four are public places-- three libraries and one internet café.
Görünüşe göre 4ü halka açık alan… 3 kütüphane ve bir internet kafe.

The IP address leads to an internet café in South London.
IP adresi Güney Londradaki bir internet kafeyi işaret ediyor.

Guys, I followed up with the café Stephanie visited-- actually an Internet café.
Millet, Stephanienin gittiği kafeyi takip ettim. Daha doğrusu internet kafeyi.

Six from Lebanon, the last one from an internet café yesterday.
Altısı Lübnandan,… sonuncusu bir internet kafeden dün gönderilmiş.

A dodgy call shop, more like. An internet café?
Daha ziyade üçkağıtçı bir telefon dükkânı. İnternet kafe mi?

My son… our son… found out that it came from an internet café in Malaga.- No.
Oğlum… Oğlumuz Malagadaki bir internet cafeden yollandığını buldu.- Hayır.

My son… our son… found out that it came from an internet café in Malaga.- No.
Oğlum…- Hayır. Oğlumuz Malagadaki bir internet cafeden yollandığını buldu.

That receipt we found in Will's backpack, the one with the code on{\the}back, it turns out it's an online password from an Internet café in Fort Greene, a half mile from Will's house.
Sırt çantasında bulduğumuz arkasında şifre olan makbuz Willnin evinden 800 metre ileride Fort Greenedeki bir internet kafenin parolasıymış.