AKCIĞERLERDE ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

• in der Lunge
• in den Lungen

Akciğerlerde Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Akciğerlerde sıvı var.
Flüssigkeit in der Lunge.

Maddenin en yüksek dozu akciğerlerde görülür.
Die höchste Dosierung der Substanz erfolgt in der Lunge.

Akciğerlerde sıvı var.
Flüssigkeit in den Lungen.

Önceki enfeksiyonlar da akciğerlerde skarlara neden olabilir.
Frühere Infektionen können auch Narben in der Lunge verursachen.

Ve akciğerlerde okyanus suyu.
Und Meerwasser in den Lungen.

O halde pıhtılaşma kanda başlamıyor, akciğerlerde başlıyor.
Dann startet die Gerinnung nicht im Blut, sondern in den Lungen.

Akciğerlerde sıvı birikimi yok.
Keine Flüssigkeit in der Lunge.

Çok yaralanmıştı: Akciğerlerde hasar ve çok fazla kırık.
Er erlitt sehr viele Verletzungen: Punktierte Lunge und viele Knochenbrüche.

Akciğerlerde sıvı: nedenler.
Flüssigkeit in den Lungen: Ursachen.

Uzun süreli çalışmalarda, akciğerlerde ciddi kanama gözlenmiştir.
In Langzeitstudien wurden schwere Blutungen in der Lunge beobachtet.

Akciğerlerde kan veya su yok.
Weder Blut noch Wasser in der Lunge.

İnhale edildiğinde indakaterol akciğerlerde lokal olarak bronkodilatör etki gösterir.
Bei Inhalation wirkt Indacaterol lokal in der Lunge als Bronchodilatator.

CT akciğerlerde iltihaplanma göstermedi.
CT zeigte keine Entzündung in den Lungen.

Eğer başarılı olursa, bakterilerin akciğerlerde ama'' gizli'' şeklinde kalır.
Wenn dies gelingt, werden die Bakterien in der Lunge, sondern in eine"latente" Form bleiben.

Akciğerlerde Uçucu gölgeler askariyazis bir göstergesidir.
Flüchtige Schatten in der Lunge sind ein Zeichen von ascariasis.

En sofistike aşamasında SARS akciğerlerde, kalpte veya karaciğerinde başarısızlık yaratır.
Im fortgeschrittensten Stadium verursacht SARS ein Versagen der Lunge, des Herzens oder der Leber.

Akciğerlerde Nefes darlığı: bebek hırıltı ve hızla nefes alır.
Atemnot in den Lungen: Das Baby schnauft und atmet schnell.

Bu vaskülit formu, genellikle böbreklerde, akciğerlerde veya sinirlerde bulunan küçük kan damarlarını etkiler.
Diese Form der Vaskulitis befällt kleine Blutgefäße, meist in den Nieren, Lungen oder Nerven.

Akciğerlerde ortaya çıkan pulmoner emboliler ölümcül olabilir.
Lungenembolien, die in der Lunge auftreten, können tödlich sein.

Yaklaşık 32 haftaya kadar, gerçek alveol, ya da hava'' kesesi'' hücreleri, akciğerlerde gelişmeye başlar.
Bis etwa 32 Wochen beginnen sich echte Alveolen oder Luft-"Taschen"-Zellen in der Lunge zu entwickeln.

Budesonid akciğerlerde metabolize olmaz.
Budesonid wird in der Lunge nicht metabolisiert.

Zamanla soğuk algınlığı ve grip tedavisini unutmayınız, akciğerlerde komplikasyonlara yol açabilirler.
Vergessen Sie nicht, Erkältungen und Grippe rechtzeitig zu behandeln, sie können zu Komplikationen in der Lunge führen.

Metastazlar akciğerlerde, kemiklerde belirlenir.
Metastasen werden in den Lungen, Knochen bestimmt.

Ambroksol, dokular ve kan arasında hızla dağılır, aktif bileşenler akciğerlerde dinamik olarak konsantre olur.
Ambroxol wird schnell zwischen Gewebe und Blut verteilt, aktive Komponenten werden dynamisch in den Lungen konzentriert.

Ateşe, akciğerlerde infiltrasyona ve bulanık görmeye ne neden olur?
Was löst Fieber, verschleimte Lungen und Verschwommensehen aus?

Bu hastalığı olan hastalar, akciğerlerde hava tutma ile karakterize edilir( artık hacimde artış).
Patienten mit dieser Krankheit sind durch Luftretention in der Lunge(Zunahme des Restvolumens) gekennzeichnet.

Resim akciğerlerde bir karartma gösteriyorsa, bu ne anlama geliyor?
Wenn das Bild einen Stromausfall in den Lungen zeigt, was bedeutet es?

Aynı zamanda akciğerlerde DNA onarımının azaldığı da gösterilmiştir.
Nachweislich war deren DNA-Reparatur- Kapazität in der Lunge reduziert.

Resim akciğerlerde bir karartma gösteriyorsa, bu ne anlama geliyor?
Wenn das Bild in den Lungen einen Blackout zeigte, was bedeutet das?.

Evre 1: Kanser sadece akciğerlerde bulunur ve herhangi bir lenf bezine yayılmamıştır.
Stadium 1: Der Krebs befindet sich nur in der Lunge und hat sich nicht auf irgendeinen ausgebreitetLymphknoten.