BIR BUZAĞI ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

Bir buzağı Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Altın bir buzağı!
Ein goldenes Kalb!
Bir buzağı için uygun isim değil.
Kein Name für ein Kalb.
Duydun onu. Bir buzağıyım.
Sein Kälbchen. Du hast ihn gehört.
Bir buzağıyı yakalamaya çalıştım ve çamura saplandım.
Ich hab die Kälber eingefangen. Er blieb im Schlamm stecken.
Küçük bir buzağı yakaladım.
Ich habe ein kleines Kalb.
Sırtında deliği olan bir buzağı vardı.
Es gab ein Kalb mit einem Loch im Rücken.
O asla bir buzağının babası olamayacak.
Er wird nie ein Kalb zeugen.
Biliyorum ama o artık bir buzağı değil.
Ich weiß, aber er ist kein Kalb mehr.
O, onlara bir buzağı heykeli yapmıştı ki böğürmedeydi.
So brachte er ihnen ein Kalb hervor als Leib, das blökte.
Harun bize altın bir buzağı yapacak!
Aaron macht uns ein goldenes Kalb!
Bir buzağıyı, Bir sürüyü, Bir kadını ya da çocukları.
Kälber, die Herde… oder eine Frau, Kinder.
İneklerin her yıl bir buzağı doğurması beklenir.
Die Kuh sollte jedes Jahr ein Kalb bringen.
Bir buzağının içerideki hareketlerini senden daha iyi bilirim. Tamam.
Ich kenne mich im Inneren einer Kuh besser aus als du.
Onlar için, böğüren bir buzağı heykeli çıkardı.
So brachte er ihnen ein Kalb hervor als Leib, das blökte.
O, onlara bir buzağı heykeli yapmıştı ki böğürmedeydi.
Dann brachte er ihnen ein leibhaftiges Kalb, das blökte, hervor.
Sığırın arkasına kolunu soktun ve bir buzağı yarattın.
Arm in einer Kuh und Knutscherei mit einem Kalb.
O, onlara bir buzağı heykeli yapmıştı ki böğürmedeydi.
Dann brachte er ihnen hervor ein Kalb, einen Körper mit Gebrüll.
Onlar için, böğüren bir buzağı heykeli çıkardı.
Dann brachte er ihnen ein leibhaftiges Kalb, das blökte, hervor.
Yeni doğan bir buzağı, gerçekten bir kaplandan korkmuyordu.
Ein neugeborenes Kalb hat wirklich keine Angst vor einem Tiger.
Onlar için, böğüren bir buzağı heykeli çıkardı.
Dann brachte er ihnen hervor ein Kalb, einen Körper mit Gebrüll.
Bir buzağı, kuzu ya da oğlak doğduğu zaman, yedi gün anasının yanında kalacaktır.
Wird ein Kalb oder ein Schaf- oder Ziegenlamm geboren, so muss es sieben Tage bei seiner Mutter bleiben.
Kusura bakma, ellerim sıcak,demin bir buzağının kıçındaydı.
Verzeihen Sie die warmen Hände,ich war im Hintern einer Färse.
Elimde ölü bir buzağı için veteriner faturası kaldı.
Ich habe nur eine Tierarztrechnung für ein totes Kalb vorzuweisen.
Gizlice ailesinin yanına gitti, semiz bir buzağı getirdi.
Und er ging abseits zu seiner Familie und brachte ein fettes Kalb.
Neredeyse her gün bir buzağı doğar bir çiftlik kalıyorsun.
Sie wohnen auf einem Bauernhof, wo fast jeden Tag ein Kalb geboren wird.
Ailesine yöneldi ve sonra semiz bir buzağı ile geldi.
Und er ging unauffällig zu seinen Angehörigen und brachte ein gemästetes Kalb.
New Orleans satmak için eşim almak anlamına gelir ve bir buzağı gibi oğlum koymak tüccar kalem, Jimin yaşlı anne ve çırpılmış ve onu istismar kaba gönderin önce, oğlu kötüye çünkü.
Du meinst, meine Frau zu treffen, um in New Orleans zu verkaufen, und setzte mein Junge wie ein Kalb in einem Trader der Feder, und senden Jim alte Mutter, die brutale, dass Schlagsahne und missbraucht vor, denn er konnte nicht zu missbrauchen ihren Sohn.
Ailesine yöneldi vesonra semiz bir buzağı ile geldi.
Dann ging er unbemerkt zu seiner Familie,dann kam er mit einem wohlgenährten Kalb.
Ineğe olabildiğince çabuk bir şekilde dönüştürmektir. İnek sütünün amacı 30 kiloluk bir buzağıyı 180 kiloluk bir..
Kuhmilch dient dazu, ein Kalb mit einem Gewicht von 29 kg so schnell wie möglich in eine Kuh mit 181 kg zu verwandeln.
Mûsâ Tevratı almak için ayrıldıktan sonra ümmeti, zinet takımlarından,böğürür gibi ses çıkaran bir buzağı heykeli yapıp tanrı edindiler. Görmemişler miydi ki o heykel onlara hitap edemiyordu, kendilerine yol da gösteremiyordu?
Und die Leute des Mose machten sich, nachdemer weggegangen war, aus ihren Schmucksachen ein Kalb als Leib, der blökte. Sahen sie denn nicht, daß es nicht zu ihnen sprechen und sie nicht den Weg führen konnte?
Sonuçlar: 251, Zaman: 0.0269

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca