Bir kraker Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Bana bir kraker ver.
Üstelik bu küçük şey yumuşacık bir krakerse?
Bir kraker yaptim.
Ich machte einen cracker.Ben de bir krakerim!
Und ich bin eine Pretzel!Bir kraker ister misin?
Möchtest du einen Cracker?Bana sadece bir kraker verdi.
Bir krakeri kendi başına yiyebilir.
Kann Kracker alleine essen.Aç mısın? Bir kraker ister misin?
Bist du hungrig? Willst du einen Cracker?Bir kraker ister misin? Aç mısın?
Bist du hungrig? Willst du einen Cracker?Aç misin? Bir kraker ister misin?
Bist du hungrig? Willst du einen Cracker?Atom Plus, tanımak için çok eğlenceliydi ve bir kraker.
Das Atom Plus hat so viel Spaß gemacht und es ist ein Cracker.Tek bir krakerde iki katı kraker.
Doppelt so viel Brezel pro Brezel.Kağıttan yapılmış bir kraker nasıl yapılır?
Wie macht man einen Cracker aus Papier?Karakterim bir kraker için papağanla kavga ediyor demek?
Meine Figur streitet sich mit einem Papagei wegen eines Crackers.Bana hayatın anlamını söyledi ve bana bir kraker verdi.
Der Typ erklärt mir den Sinn des Lebens und schenkt mir'ne Brezel.Pheebs, bana şuradan bir kraker uzatabilir misin?
Pheebs, könntest du mir einen Cracker reichen?Bu, incelediğim ilk horoz halkası ve bir krakeri.
Dies ist der erste Penisring, den ich überprüft habe und es ist ein Cracker.Hey benim tuzsuz bir kraker olduğumu mu düşünüyorsunuz?
Denkt ihr, ich bin eine Brezel ohne Salz?İngiliz Kraliyet Ailesinin bugün hala onlar için özel bir kraker var!
Die britische Königsfamilie hat heute noch spezielle Cracker für sie hergestellt!Karakterim bir kraker için papağanla kavga ediyor demek?
Mein Charakter fängt wegen eines Crackers einen Streit mit einem Papagei an?Şehirdeki en iyi pretzel yer doğum gününüzde ücretsiz bir kraker verecektir.
Der beste Brezelplatz der Stadt gibt dir eine kostenlose Brezel an deinem Geburtstag.Kaç kişi bir kraker yiyor da bunun gerçekten İsanın bedeninden olduğuna inanıyor?
Eskiden Albertla konuşmak hoşuma giderdi fakat sonra bir kraker için kavga ettik.
Ich habe immer mit Albert gesprochen, aber dann gerieten wir wegen eines Crackers in Streit.Bir kraker ve bir peynir parçası arasındaki enerji farklılıkları daha az aşırıdır.
Die Energieunterschiede zwischen einem Cracker und einem Stück Käse sind auf den ersten Blick nicht besonders groß.Peynirli bir sandviç, bir kraker, bir dilim ekmek olabilir.
Es kann ein Sandwich mit Käse, ein Cracker, eine Scheibe Brot sein.Video- Mutlu küçük bir biyoloji, Noel sabahı babasının yanında bir kraker çeker.
Video- Ein glücklicher kleiner biy zieht einen Cracker mit seinem Vater am Weihnachtsmorgen.Deneyimli bir kraker bu mekanizmalarla bir dakikadan daha az bir sürede başa çıkacaktır.
Ein erfahrener Cracker erledigt solche Mechanismen in weniger als Bir tür kraker.
Das sind Cracker.Ama… Gelirken yanımda bir de kraker getirmiştim.
Aber… Ich habe rein zufällig einen Kräcker mitgebracht.Küçük bir paket kraker.
Ein kleines Päckchen Cracker.
