BIR POTANSIYELE SAHIPTIR ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

• Potenzial
• Potential

Bir potansiyele sahiptir Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Fetal kök hücreler ne gibi bir potansiyele sahiptir?
Welches Potenzial haben die fetalen Stammzellen?

Agresif pazarlık yüksek bir potansiyele sahiptir ancak teklifi düşürmek için de yüksek risk içerir.
Aggressive Verhandlungen bieten sehr hohes Potenzial, bergen aber auch ein großes Risiko das Angebot zu mindern.

Yani her insan sonsuz ve sınırsız bir potansiyele sahiptir.
Jeder Mensch hat unendliches und unbegrenztes Potenzial!

Başlangıç maliyeti çok sıradan ampullerden daha yüksek olduğu ve parlaklık için bir potansiyele sahiptir.
Die anfänglichen Kosten sind viel höher als normale Glühlampen und haben ein Potenzial für die Blendung.

Milyona yakın nüfusu ile oldukça büyük bir potansiyele sahiptir.
Die Region bietet mit rund sechs Millionen Einwohnern enormes Potential.

Biz zaten kurulmuş bu SkypEmoticons bilgisayar sağlığı için zararlı olduğu bir potansiyele sahiptir.
Wir etabliert bereits hat, dass SkypEmoticons eine Potenzial als schädlich für die Gesundheit Ihres Computers.

Mantarlar yeni antibiyotikler için muazzam bir potansiyele sahiptir.
AMPs bergen daher großes Potenzial für eine neue Generation von Antibiotika.

İnternet günümüzde dünyadaki yedi milyar insanın güçlendirilmesi için önemli bir potansiyele sahiptir.
Das Internet hat das Potenzial, den 7 Mrd. Menschen weltweit erheblich mehr Macht zu geben.

YouTube dünya çapında 800 milyon kişiye ulaşmak için bir potansiyele sahiptir.
YouTube hat das Potenzial, 800 Millionen Menschen weltweit zu erreichen.

Ayrıca programı tamamlamak için zaman hızlandırmak için bir potansiyele sahiptir.
Es hat auch das Potenzial, um Ihre Zeit zu beschleunigen, das Programm zu beenden.

Lucky Streak igaming pazarının nispeten genç bir üyesi olsa da, iyi bir potansiyele sahiptir.
Lucky Streak ist ein ziemlich junges Mitglied des iGaming-Marktes, obwohl sie gutes Potential haben.

Tutkulu bir fotoğrafçı iseniz, bu büyük bir başarı için işiniz için bir potansiyele sahiptir.
Wenn Sie ein Fotograf mit Leidenschaft sind, hat dies ein Potenzial für Ihr Unternehmen für massiven Erfolg.

Yapay zekanın bulunması ve sürekli olarak geliştirilmesi kumar endüstrisinde büyük bir potansiyele sahiptir.
Die Erfindung und die ständige Entwicklung von künstlicher Intelligenz haben großes Potenzial in der Glücksspielbranche.

( t), yanlış yapılırsa, müşterilere büyük bir miktar ceza ödemek için bir potansiyele sahiptir.
(t) hat das Potenzial, wenn es falsch gemacht wird, dass die Kunden einen großen Teil der Strafen zahlen.

Solunum kaslarının eğitim terapisi hem tıpta hem de sporda daha önce kullanılmamış bir potansiyele sahiptir.
Die Trainingstherapie der Atmungsmuskulatur birgt ein bisher nicht genutztes Potential, sowohl in der Medizin wie auch im Sport.

MR büyük bir ticari potansiyele sahiptir.
MR hat großes kommerzielles Potenzial.

Gerçek bir potansiyele sahip.
Sie hat echtes Potenzial.

Buradaki dağların çeşitliliği büyük bir potansiyele sahip.''.
Dabei ist das Potenzial der Berge enorm.".

Angola çok geniş bir ekonomik potansiyele sahip.
Marokko hat großes wirtschaftliches Potential.

Bence burada muazzam bir potansiyele sahipsin.
Ich finde, Sie haben enormes Potenzial hier.

Bu köklerinin'' yeni saç'' daha sonra zaman içinde büyüyen bir potansiyele sahip.
Die Haarbälge haben das Potential der wachsenden"neuen Haar" später in der Zeit.

Bence burada muazzam bir potansiyele sahipsin.
Ich finde, Sie haben großes Potenzial.

Genç tasarımcılar çok büyük bir potansiyele sahip.
Junge Designer haben großes Potential.

Le Soire göre gençlerden oluşan iklim koruma hareketi büyük bir potansiyele sahip.
Für Le Soir hat die junge Klimaschutz-Bewegung großes Potenzial.

Dahab güzel dağlar dolu ve büyük bir potansiyele sahip.
Dahab ist voll von schönen Bergen und hat großes Potenzial.

Kendi bildiğinden çok daha fazla bir potansiyele sahipsin.
Sie haben viel mehr Potenzial als Sie wissen.

Aynı zamanda Hollanda, oldukça büyük bir askeri potansiyele sahip NATO üyesidir.
Gleichzeitig ist Niederlande Mitglied der NATO mit dem eher großen militärischen Potenzial.

Ancak bu yerler, bu adressiz yerler, büyük bir ekonomik potansiyele sahip.
Diese nicht adressierten Orte haben enormes wirtschaftliches Potenzial.

Bu teknoloji nasıl bir potansiyele sahip?
Welche Chancen hat diese Technologie?

Şu an Amerika çok büyük bir askeri potansiyele sahip.
Die usa eben über ein so hohes militärisches potential verfügt.